Bir şehir düşünün…
Dağları yüksek, yolları kıvrımlı ama umudu hiç tükenmeyen bir şehir: Hakkâri.
Yıllardır bu topraklarda gençler sadece izledi — gelişmeyi, dönüşümü, teknolojiyi…
Şimdi artık sıra onlarda: izleyen değil, üreten olma zamanı.

Türkiye’de uzun zamandır kalkınmadan, dijital dönüşümden söz ediyoruz.
Ama bu dönüşümün kalbinde olması gereken şehirler hep en uzakta kaldı.
Hakkâri gibi genç nüfusu fazla, potansiyeli yüksek ama fırsatları sınırlı şehirler…
Buralarda teknolojiye uzanmak çoğu zaman bir hayalden ibaretti.
Altyapı eksikliği, ilgisizlik ve uzaklık, gençlerin önünde görünmez duvarlar ördü.

Şimdi o duvarları aşabilecek yeni bir adım atılıyor: Milli Teknoloji Atölyesi.
2026’da Hakkâri Üniversitesi bünyesinde kurulacak bu merkez, sadece bir laboratuvar değil;
eşitsizliğe karşı verilen sessiz ama güçlü bir cevaptır.
Çünkü Hakkâri’deki bir gencin İstanbul’daki akranıyla aynı fırsatlara ulaşması hâlâ “haber değeri” taşıyor.
Oysa bu bir lütuf değil; çoktan sağlanması gereken bir hak.

Teknoloji artık hayatın her alanını şekillendiriyor.
Ama gençlerin büyük bölümü bu değişimi yalnızca ekranların arkasından izliyor.
Artık izleme dönemi bitti. Üretme zamanı geldi.
Yıllardır “tüketici” olarak görülen bu şehirlerin gençleri artık üretici olmalı.
Çünkü bir ülke, gençlerinin üretme cesaretiyle büyür.

Elbette yalnızca bir bina kurmak yetmez.
Onun içini eğitimle, fırsatla ve inançla doldurmak gerekir.
Geçmişte nice proje umutla başladı, ama sürdürülemedi.
Bu kez eksik kalmamalı.
Bu atölyeler sadece makineyle değil, insanla — özellikle de kadınlarla — büyümeli.

Bugün Hakkâri’de birçok genç “geleceğim burada mı?” sorusunu sormaktan yoruldu.
Göç, işsizlik, umutsuzluk…
Ama eğer teknolojiyle bir kapı aralanırsa, bu gençler sadece beceri değil, bir neden kazanacaklar:
Kalmak, üretmek, katkı sunmak için bir neden.

Bu proje doğru adımlarla ilerlerse,
Hakkâri’nin yıllardır beklediği değişimin başlangıcı olabilir.
Yeter ki bu köprü kâğıt üzerinde kalmasın.
Yeter ki gençlerin sesi gerçekten duyulsun.

Hakkâri’nin gençleri, potansiyelini kanıtlamak için hazır.
Yetenek var, fikir var, umut var.
Eksik olan tek şey, bu şehre inanmak.
Şimdi devletin, kurumların ve toplumun bunu yapma zamanı.

Gençliğe uzatılan bu teknoloji köprüsü,
doğru planlanırsa sadece Hakkâri’yi değil,
tüm Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir örnek olur.

Çünkü gerçek kalkınma, haritada merkeze en yakın olanda değil;
en uzak kalanda başladığında anlam kazanır.