Tarihte Hakkari

Tarihte Hakkari

Hakkari kenti, Dicle nehrinin kollarından olan Zap Suyu’nun (Büyük Zap) sağ kıyısına 3 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden bin 650 metre yükseklikte kurulmuştur.

Hakkâri ili kuzeyden Van, batıdan Şırnak illeriyle kuşatılmıştır. Ayrıca doğuda İran, güneyde Irak topraklarına komşudur. Merkez ilçeden başka Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova ilçelerine ayrılmıştır. 7 bin 121 kilometre kare genişliğindeki Hakkâri ilinin 2021 yılı sayımına göre nüfusu 278 bin 218’dir.

Hakkâri, tabii koridor hizmeti gören vadiler ve geçitlerle çevreye bağlanan yolların kesiştiği noktada yer alır. Bu da eskiden beri burayı bir idarî birimin merkezi haline getirmiştir.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre, bugün Hakkâri olarak tanınan şehrin eski adı Colemêrg (Çölemerık) dir. Hakkâri adı, 639 yılında ilk müslüman Arap akınları yöreye ulaştığı sırada bu bölge için kullanılan Hakâriyye’den (Hakkâriyye) kaynaklanır. Bir bölge adı olarak Hakkâri, Van gölünün güney kıyıları yakınından başlayarak günümüzde Türkiye sınırları dışında kalan dağlık kesimleri de içine alan çok engebeli bir yöreyi, Colemêrg ise buranın merkezi olan kasabayı niteler. Cumhuriyet’in başlarında sahası eskisine göre daralmış ve bir kısmı sınırlarımız dışında kalmış olan vilâyet için Hakkâri, bu vilâyetin merkezi için Colemêrg adı kullanılmış, fakat zamanla Colemêrg adı unutularak, hem kente hem de merkezine Hakkâri denmiştir.

Colemêrg’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Burası Süryânî kaynaklarında Gûlârmak (Gulmar) şeklinde geçmekte, Batılı kaynaklar ve haritalarda ise Culamerg (Colemêrg) veya Julamerk biçimlerinde yazılmaktadır. Oğuzlar Hakkâri yöresine ilk defa 432 (1040-41) yılında gelmişler (İbnü’l-Esîr, IX, 297; Yınanç, s. 40) ve yöre halkıyla savaşıp obalarını ve mallarını ele geçirmiş, kadın ve çocuklarını esir almışlardır. Ancak daha sonra onları dağlarda takip ettikleri sırada cereyan eden ikinci savaşta yenilen Oğuzlar yöreden uzaklaşıp dağlara çekilmişlerdir. Bu tarihten bir süre sonra bölgeye Tuğrul Bey yönetimindeki Selçuklular geldiler (1054), ancak uzun süreli hâkimiyet kuramadılar. Irak Selçuklu Sultanı Mahmud’un Musul ve Azerbaycan emîrlerinden Küyüş Bey, bölgedeki Kürtler’in huzursuzluk çıkarmaları ve yol emniyetini ihlâl etmeleri üzerine Hakkâri yöresindeki birçok kaleyi zaptetmiş ve bölgede huzuru sağlamıştır (İbnü’l-Esîr, X, 477).

Atabeg İmâdüddin Zengî, 537 (1142-43) yılında Hakkâri yöresine bir ordu sevkedip bazı yerleri ele geçirdi (a.g.e., XI, 88). Yöre, XIII. yüzyılın ikinci yarısında Hülâgû döneminde İlhanlılar’ın eline geçti (1259); İlhanlılar’dan sonra Karakoyunlular’ın ve Celâyirliler’in idaresi altına girdi; tekrar Karakoyunlular’ın eline geçtikten sonra Timur’un Van gölü çevresine hâkim olması üzerine onun hâkimiyetini tanıdı. Hakkâri yöresinin hâkimi olan ve Colemêrg’te oturan mahallî beyler Timur’a bağlılıklarını bildirdiler.

14’üncüyüzyıl seyyahlarından İbn Fazlullah el-Ömerî’nin yöreye hükmeden Colemêrg (Cûlemerik جولمرك) hâkiminden bahsetmesi (et-Taʿrîf, s. 38), oldukça eski dönemlerden beri buranın bir idarî merkez olduğunu düşündürmektedir. 15’inci yüzyılın ikinci yarısında yörede Akkoyunlular’ın hâkim olduğu, günümüzde Hakkâri şehrinde bir mahalleye (Medrese mahallesi) adını veren, 1472 tarihli bir Akkoyunlu eseri olan Meydan Medresesi’nin mevcudiyetinden anlaşılmaktadır. 16’ncı yüzyılın başlarında Osmanlı idaresine giren yöre bir ara Safevîler’e tâbi oldu. Bu yüzyılın ortalarında Osmanlılar’ın Van’ı fethetmesi üzerine kurulan Van eyaletine bağlandı ve Osmanlı hükümeti tarafından sahiplerine ait olarak kabul edilen sancaklardan (ocaklık) biri haline getirildi.

Buranın merkezi olan kasaba da bu dönemde imar gördü, yanıbaşındaki kalesi onarıldı. 17’nci yüzyılda Colemêrg’ten bahseden yazarlardan Kâtib Çelebi, “Cûlâmerik” (جولامرك) şeklinde yazdığı kasabanın Van eyaletine bağlı olduğunu ve iki vadi arasında yükselen bir tepe üzerinde kalesi bulunduğunu zikreder. Aynı yüzyılda Evliya Çelebi de adını bazan Cülûmerik (Seyahatnâme), bazen Çelemerik biçiminde yazdığı Colemêrg Kalesi’nin Van eyaletine dahil Hakkâri hâkimliğinin merkezi olduğunu söyler. 19’uncu yüzyılın ilk yarısına kadar Van eyaleti içinde bir sancak durumunda kalan Hakkâri genellikle bu eyalete bağlı bir “hükümet” statüsünde sayılmıştır.

Bu yüzyılın ikinci yarısında eyalet sisteminden büyük vilâyet sistemine geçilirken kurulan Erzurum vilâyeti içinde Van sancağına bağlı olan Colemêrg (Çölemerik-Hakkâri) 1876’da kısa bir süre vilâyet merkezi haline getirilmiş, 1888’de yeniden Van vilâyetine bir sancak merkezi olarak bağlanmıştır. 19’uncu yüzyılın sonlarına ait bilgi veren V. Cuinet, Van vilâyetine tâbi Hakkâri sancağının merkezi olan Colemêrg’in (Djulamérik) 300 ev, yirmi dükkâna sahip olduğunu, yetmiş beş öğrencinin devam ettiği bir rüşdiye mektebi bulunduğunu yazar.

 Colemêrg’in (Çölemerik)  nüfusunu vermeyen Cuinet, buranın merkez olduğu kazanın nüfusunu 4 bin 600 olarak kaydeder ki köy sayısı ve köy nüfusu çok az olan yörede bu nüfusun kasabadaki ev sayısından hareketle hiç olmazsa 3 bine yakınının Colemêrg’e ait bulunduğu tahmin edilebilir. Hakkâri, 1908 yılı başlarında iki sancağı bulunan Van vilâyeti içinde (Van ve Hakkâri) bir sancak merkeziydi.

Şehir I. Dünya Savaşı yani 3 Aralık 1914’te Rus istilâsına uğradı. Bir hafta sonra geri çekilen Ruslar, 23 Mayıs 1915’te yeniden yöreye girerek Hakkâri’yi işgal ettiler. Nihayet 22 Nisan 1918’de şehir harap olmuş ve nüfusu azalmış bir kasaba olarak kurtarıldı. Cuinet’nin bahsettiği yıllarda 3 bine yaklaştığı tahmin edilen nüfusu Cumhuriyet’in başlarında bir il merkezi yapılmasına rağmen bin kişiyi bulmuyordu (1927 sayımında sadece 801 nüfus). Bir ara Van vilâyetine kaza merkezi olarak bağlanan, daha sonra 4 Ocak 1936 tarih ve 2885 sayılı kanunla yeniden kurulan Hakkâri ilinin merkezi olan şehrin nüfusu 1945 sayımına kadar 2 bini aşamadı (1935’te 1562, 1940’ta 1821 nüfus). Bu nüfus miktarları, ayrıca 1945 ve 1948 yıllarında yörede araştırmalar yapan coğrafyacıların gözlemlerinden (İzbırak, Cilo Dağı ve Hakkâri ile Vangölü Çevresinde Coğrafya Araştırmaları, s. 56-63; Erinç, İÜ Coğrafya Enstitüsü Dergisi, sy. 3-4, s. 90), Hakkâri’nin 1892’de Cuinet’nin tasvir ettiği şehre göre çok gerilemiş bir köy görünümünde olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu araştırmalara göre birkaç dükkân ve 450 kadar hâneden oluşan 2 bin kadar nüfuslu (1945 sayımına göre 2145 nüfus) bir kasaba durumundaydı. Nüfusu ilk defa 1975 sayımında 10 bini aşan (11.735) Hakkâri şehri bundan sonra özellikle yakın çevresinden daha hızlı nüfus toplamaya başladı ve nüfusu 1985’te 20 bini (20.754), 1990’da da 30 bini aştı (30.407).

1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile Musul dahil beş bölgesi Türkiye sınırları dışında kalan  Hakkari aynı yıl il statüsü kazanmıştır. 1933 yılında Van İline bağlanmış, 1936 yılında yeniden il statüsü kazanmıştır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
1 Yorum