HDP Eş Başkanı iken 4 Kasım 2016’da gözaltına alınarak tutuklanan ve o tarihten beri Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ bugün ilk kez tutuklu bulunduğu dosyadan hakim karşısına çıkacak. Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava için bin avukat Yüksekdağ’ı savunmak için başvurdu. Polis ise HDP’li avukatların Anayasa Mahkemesi önünde saat 11.00’de yapmayı planladığı basın açıklamasına izin vermedi. Polis, aralarında yabancı avukatların ve basın mensuplarının bulunduğu grubu da AYM’ye yaklaştırmadı. HDP Milletvekili Mithat Sancar, “Hukuksuzluğun sıfır noktası, keyfiliğin dorukları” sözleriyle duruma tepki gösterdi.
Figen Yüksekdağ’ın duruşması başladı. Mahkeme salonun önünde bekleyenler, Yüksekdağ’ı salon kapısından görünce “Figen Başkan Onurumuzdur” sloganı attı. Duruşmanın başlaması bekleniyor.
POLİSTEN AVUKATLARA: TALİMAT BÖYLE ALAMAM
Figen Yüksekdağ’ın duruşması öncesi polis ve avukatlar arasında tartışma yaşandı. Avukatlar polisin ‘talimat böyle, izdiham var’ açıklamalarının ardından, polis müdürleriyle görüştü. Avukatlar polis müdürleriyle görüşmeler sonucu içeri alındı.
‘OHAL REJİMİ KEYFİLİK GASBI…’
Sancar, dün Kandıra Cezaevi önünde yapılmak istenen basın açıklamasına da engel olunduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Dün Kandıra Cezaevi önünü gitmemize izin vermeyen polis bugün de Anayasa Mahkemesi önünde keyfi bir uygulama ile basın açıklamasına engel oluyor. Bugün Figen Yüksekdağ’ın saat 14.00’te duruşması var Ankara Adliyesi önünde ve çevresinde her türlü toplantı, basın açıklaması ve gösteri yasaklanmış durumda. Bu tür uygulamaların, yasakların herhangi mantıklı bir gerekçesi yok artık. İktidar OHAL’i bahane ederek her türlü keyfi uygulamaya gidiyor. OHAL rejimi keyfilik gasbı, sindirme ve diktatörlük rejimine dönüştü. Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapılmasına izin verilmemesinin hiçbir hukuki, mantıklı izahı yoktur.”
İSTANBUL’DAN GELEN AVUKATLARIN OTOBÜSÜ BAĞLANDI
Dava için İstanbul’dan Ankara’ya gelmek isteyen Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukatların otobüsleri de bağlanarak duruşmaya toplu olarak gitmelerine izin verilmedi. Avukatlar bireysel olarak Ankara’ya geldi. Ankara’ya gelen avukatların duruşma öncesi Anayasa Mahkemesi önünde yapmak istediği açıklama da polis engeline takıldı. Yine diğer illerden toplu olarak duruşmaya katılmak için yola çıkan partililerin otobüsleri de şehre alınmadı.
2.5 SAAT GEÇ BAŞLADI
Saat 14.00’te başlaması beklenen duruşmanın yapılacağı salonda önceki davaların görülmesi beklendi. Daha sonra polis ekipleri köpekle salonda arama yaptı. Figen Yüksekdağ’ın duruşma salonuna girişinde izleyiciler, “Figen başkan onurumuzdur”, “Kadınlar Figen’le gurur duyuyor” ve “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları attılar.
HDP milletvekillerinin yanı sıra aralarında EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, HTKP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da aralarında bulunduğu siyasi partilerin temsilcileri ve KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri duruşmadaydı.
Yüksekdağ’ı savunmak üzere vekâlet veren bin avukatı temsilen farklı illerden gelen kalabalık bir avukat grubu da savunma makamındaydı. Avukatlar arasında eski milletvekili Hasip Kaplan, İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan gibi isimler de vardı. Mahkemeyi izlemeye gelen yabancı heyet ise polis tarafından duruşma salonunun bulunduğu kata alınmadı. HDP milletvekillerinin Emniyet amirleriyle uzun süren görüşmeler sonucu heyetin salona girişi sağlandı. Duruşma yaklaşık 2 saat 45 dakika gecikmeli olarak başlayabildi.
AYM’de görüşme yapılamadı
Tutuklu bulunduğu dosyadan ilk kez hakim karşısına çıkan Figen Yüksekdağ’ın duruşması öncesi HDP Milletvekili avukatları, AYM’ye gitti. Avukatlar, AYM ile tutuklu ve haklarında soruşturma başlatılan milletvekillerinin durumlarını ve milletvekillerinin tutukluluk sürelerinin makul süreyi aştığını, 45 HDP milletvekili hakkında da müzekkere yazılıp soruşturma başlatılması konusunu görüşmek istedi. Polis, avukatlara izin vermeyince HDP’nin Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan sorumlu MYK üyesi milletvekili Ayşe Acar Başaran ile toplam 5 avukatın her birine bir polis eşlik ederek AYM’ye girilebildi. Fakat, “AYM başkanı yurt dışında olduğu” ve “AYM üyelerinin iş yükü olduğu” gerekçesiyle heyetle görüşme yapılamadı. Ayrıca HDP’li milletvekillerini savunan avukatların yanında yabancı avukatlar da bulundu.
Başaran, AYM’ye girişe izin verilmemesinin ardından kısa bir açıklama yaptı. Başaran, “Anayasa Mahkemesi’ne sokulmadık. Bunu yapmaya hakları yok. Bu uygulamayla ilgili başvurumuzu yapacağız. Buradan Adliyeye gidiyoruz” dedi.
‘Yüksekdağ’ın tüm konuşmalarında barış talebi vardı’
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir Figen Yüksekdağ’ın duruşması öncesinde açıklama yaptı. Yüksekdağ’ın konuşmalarından sorumlu tutularak tutuklu olduğunu belirten Kemalbay ‘Yüksekdağ konuşmayıp da ne yapacaktı?’ diye sordu. Baydemir ise mahkemeyi izlemeye gelenlerin engellenmesine tepki gösterdi.
Figen Yüksekdağ’ın tüm konuşmalarında barış talebini dile getirdiğini belirten Kemalbay “Figen Yüksekdağ şahsında, büyük bir linç kampanyasıyla karşı karşıyayız. Bugün burada aslında yargılanacak olan, Türkiye halklarına barış vaat eden bir partinin siyaseti olacaktır. Bu saldırı aynı zamanda kadınların siyasete eşit katılımına, kadınların irade olmasına yapılmış bir saldırıdır. Biz kadın eşbaşkanımızı savunuyoruz, onun iradesi irademizdir diyoruz” şeklinde konuştu.
‘SORUMLUSU SİZ OLACAKSINIZ’
Duruşması öncesinde HDP Genel Merkezi önünde açıklama yapan Osman Baydemir ise mahkemeyi izlemek için gelen avukatlara ve heyetlere yönelik engellemelere tepki gösterdi. Duruşma öncesi Diyarbakır’dan gelen heyetin Ankara’ya alınmadığına da dikkat çeken Baydemir şunları söyledi, “Figen Yüksekdağ duruşmasının görüleceği gün Ankara adeta, Ankara Valiliği tarafından, İçişleri Bakanlığı tarafından abluka altına alınmış durumda. Bu abluka, faşizm ablukasıdır. Bu abluka, hukuksuzluğun ablukasıdır. Bir kez daha Adalet Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Bir gün bu hukuksuzluk mutlaka sizi de vuracaktır. Bugün Ankara’ya alınmayan, polis zoruyla kent dışına çıkarılan herhangi bir yurttaşımıza zerre-i miskal kadar zarar gelirse, bunun sorumlusu siz olacaksınız.”