Türkiye'de bilimsel çalışmaları teşvik etmeyi, milli sorunlara çözüm üretebilecek imkan ve kabiliyetleri güçlendirmeyi amaçlayan İlim Yayma Ödülleri, bu yıl dördüncü kez sahiplerini buldu. Aralık 2019'da ilki düzenlenen ve Türkiye'nin en prestijli akademik ödüllerinden biri olma hedefiyle iki yılda bir gerçekleştirilen tören, bu yıl Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleşti. Farklı disiplinlerden akademisyenler, iş insanları ve iletişim uzmanlarının yer aldığı değerlendirme çalışmaları sonucunda, Büyük Ödül, Sosyal Bilimler ile Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri olmak üzere üç kategoride ödül sahiplerinin belirlendiği törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, milletvekilleri, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, akademi, iş dünyası ve bilim camiasından çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, “Temelleri 2017'de atılan, 2019'da düzenlenen ve bu sene 4'üncüsü tertiplenen Türkiye'nin akademi ödülleri İlim Yayma Mükafatları vesilesiyle bugün sizlerle bir aradayız. Öncelikle İstanbul'un yanı sıra farklı şehirlerimizden ve yurt dışından programımızı teşrif eden tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Bir ilim meclisi olarak gördüğüm bu önemli merasimde emeği geçen her bir kardeşime canıgönülden teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında gerek ülkemizde gerekse dünyanın farklı yerlerinde akademik faaliyetler icra eden, emeğini, gayret, cehdini, alın ve fikir terini ilmi çalışmalara teksif eden tüm hocalarımıza selamlarımı, saygılarımı, muhabbetlerimi gönderiyorum" ifadelerini kullandı.
'CENAB-I MEVLA SİZ BU EMEKLERİNİZİ HAYRA VESİLE KILSIN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz önce üç farklı kategoride ödüllerini takdim ettiğimiz bilim insanlarımızı gönülden tebrik ediyor, her birine Rabb'imden daha nice muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Tabii, büyük ödül sahibi hocamıza 'Daha önce de sizi tanıyordum' dedim. Dedi ki: 'Bu dördüncü ödül alışım.' Ve bu büyük ödül sahibi olan hocamız aynı zamanda vakıf tarafından tabii 5 milyon ödülle taltif edildi. Diğer hocalarımız da 2'şer milyon ödülle onlar da onurlandırıldı. Bunlar da bizim için ayrı bir gurur vesilesi. Ve hem yeni hem nitelikli eserleriyle bir yandan bilim müktesebatımıza katkılar yapan, diğer yandan gelecekteki çalışmaların önünü açan ilim erbabımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Cenab-ı Mevla siz bu emeklerinizi hayra vesile kılsın, el-Alim ismi şerifiyle çalışmalarınıza inşallah bereket ihsan eylesin" diye konuştu.
'NİÇİN BİZİM DE BİR NOBELİMİZ OLMASIN?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başvuruları çok titiz bir şekilde değerlendiren sekreteryamıza, ilim ve onur kurulu üyelerimize, teknik uzmanlarımıza, bilimsel hakemlerimize ve vakfımızın temelli heyetine aynı şekilde teşekkürlerimi iletiyorum. Şunun altını özellikle çizmek durumundayım. İlim Yayma Ödülleri'ne yönelik teveccüh her programda maşallah katlanarak artıyor. Bu sene üç ayrı dalda, 174'ü üniversiteler olmak üzere 188 kurumdan toplam bin 324 başvuruyla yeni bir rekor daha kırıldı. İlim Yayma Ödülleri'nin önümüzdeki yıldan itibaren uluslararası bir hüviyet kazanacağını, bu ilim halkasının sınırlarımızı aşıp dünyanın dört bir yanına ulaşacağını da büyük bir memnuniyetle öğrendim. Niçin bizim de bir Nobel'imiz olmasın? Bu adımı biz de atarız. Bu cesur ve isabetli adımlarından ötürü İlim Yayma ailemizi kutluyorum. Şu hususu da ifade etmekte hasleten fayda görüyorum. İlim Yayma Ödülleri'nin amacı ilk planda elbette iyi eserleri ve eser sahiplerini takdir ve taltif etmektir. Fakat hayata uyarlanmayan, insana ve sahaya, reel'e dokunmayan doğru ve etkili kullanılmayan bilginin netice vermediği de bilinen bir hakikattir. İlim Yayma Ödüllerimizi işte bu açıdan son derece başarılı bulduğumu belirtmek istiyorum. Geçtiğimiz dönemde ödül alan hocalarımız hem çalışmalarını İlim Yayma ailesinin destekleriyle uygulamaya dönüştürdü hem de bilgi ve tecrübelerini gençlerimizle paylaşma imkanı buldu. Bunun için hocalarımıza ve İlim Yayma camiamıza ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı isimler vardır ki hem tarihte iz bırakırlar hem de yaşadıkları hayatla gençliğe örnek olup istikbale yön verirler. Yetiştirdikleri talebelerle, ellerinden tuttukları gençlerle, ülkenin ve milletin hizmetine sundukları eğitim kurumlarıyla, vakıf ve derneklerle, onların amel defterleri yeni sevaplarla süslenmek üzere inşallah hep açık kalır. 2007'de dualarla ebediyete uğurladığımız merhum Sabahattin Zaim hocamız işte bu şahsiyetlerden biridir. Kendisi hem akademik zeminde hem sosyal hayatta gerekli imkanlardan yoksun pek çok gencin yetişmesinde önemli rol oynamıştır. Hocamızın yegane emeli güzel insan olabilmek, Peygamber Efendimizin ahlakıyla ahlaklanmış güzel insanlar yetiştirebilmekti. Tek tipçi uygulamaların zirveye çıktığı bir dönemde böyle bir gençliğe duyulan ihtiyacı rahmetli hocamız da hissetmiştir. Köklerinden koparılmak istenen bir kuşağın tarihinden, değerlerinden, inanç ve kültüründen uzaklaştırılmak istenen bir neslin ihyasını her şeyin üstünde ve ötesinde görmüştü. Bir konuşmasında bu hayati ihtiyacı şu sözlerle dile getirmiştir. “Milletler büyük şahsiyetlerle yaşar ve tanınır. Dünyada örnek insanlar vardır. Yeni nesiller bu örnek insanları rehber edinerek doğru yolda yürürler. İslam'ın da gelişmesi, Ashab-ı Kiram'ın, o güzel insanların elinde olmuştur. İşte milletimizin zengin tarihi içinde sahip olduğu bu örnek insanları artık milletimize tanıtmanın zamanı gelmiştir. Demokratik rejim içinde ülkenin kalkınmasını istiyorsak, halkın içinde yetişen liderleri halka anlatmamız ve yeni nesillere bu örnekleri vermemiz gerekir" dedi.
'CEMİYETİMİZ ÖNÜMÜZDEKİ SENE 75'İNCİ YAŞINA GİRECEK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli dostlar, onun derdi de amacı da niyeti de gayesi de işte bu güzel insanları millete tanıtmak, yenilerini ise topluma kazandırmaktı. Davasında ne denli muvaffak olduğunu bugünün Türkiye'sine baktığımızda, yetişmiş ve yetişmekte olan gençliğe baktığımızda, gümbür gümbür gelen TEKNOFEST kuşağına baktığımızda zaten görüyoruz. Onun rahle-i tedrisinden geçen öğrenciler bugün hayata dair hemen her alanda ülkemize aşkla hizmet ediyor. Rabbim ondan razı olsun, makamını ali, mekanını inşallah cennet eylesin diyorum. Merhum hocamızın kurucuları arasında yer aldığı İlim Yayma Cemiyetimiz de aynı şekilde bu hedef istikametinde çalışmalarını sürdürüyoruz. Cemiyetimiz önümüzdeki sene 75'inci yaşına girecek. Cemiyetten filizlenip büyüyen vakfımız ise dolu dolu geçen 52 yılı geride bıraktı. Millet iradesinin gasbedildiği darbe dönemlerindeki yasak ve baskılara rağmen ilmin ışığını yayma yolculuğunda tam üç çeyrek asır geride kaldı. Millete, ümmete ve insanlığa faydalı işler yapacak bilgili, şuurlu ve vicdanlı nesiller için başlatılan bu hareket hemen her alanda meyvelerini verdi. Önceliği daima vatanı ve bayrağı olan, milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya sarılan, ahlakı ve birikimiyle ışıl ışıl parlayan on binlerce genç işte bu ocakta yetişti" diye konuştu.
'İLİM YAYMA AİLESİ HER DÖNEMDE TARİHİ BİR SORUMLULUK ÜSTLENDİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmam hatip okullarının kurulması ve yaşatılması noktasında İlim Yayma ailesi her dönemde tarihi bir sorumluluk üstlendi. Birileri bugün bile sayılarını ve başarılarını hazmetmekte zorlansa da İlim Yayma Cemiyetimiz kuruluşundan bu yana 100'ün üzerinde imam hatip okulunu maarif davamıza kazandırmanın kıvancını yaşadı. Eğitim ve yurt hizmetlerinden akademik çalışmalara, kültür, sanat ve spor faaliyetlerinden burs destekleri ve ihtisas programlarına kadar İlim Yayma ailesi çalışmalarına aynı fedakarlıkla, ilk günkü kararlılıkla devam ediyor. Tüm bu çalışmalarda emeği geçen kardeşlerimin, büyüklerimin tamamına bir kez de sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum. Bu müstesna kuruluşun davasına omuz veren, kutlu yürüyüşüne ortak olan, bu milletin ve bu ümmetin derdiyle dertlenen herkesten Allah razı olsun. Bu çeşmenin suyundan içmiş, bir lokma da olsa bu sofranın ekmeğini yemiş, bu meclise iştirak etmiş tüm arkadaşlarımızdan Allah razı olsun. Bu çatı altında ömrünü hayra, hasenata, ilme adamış fakat artık aramızda olmayan vakıf insanlarımıza da Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum" ifadelerini kullandı.
'GAZZE'DE İŞLENEN CİNAYETLERİ, 'MEDENİ' DENİLEN DÜNYA YALNIZCA SEYRETTİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu akşam aramızda sosyologlarımız var, tarihçilerimiz var, mühendislerimiz, doktorlarımız ve daha pek çok alanda kendi sahalarında uzmanlaşmış, seçkin hocalarımız var. Şu gerçeği en iyi siz bilim insanlarımızın müşahede ettiğine inanıyorum. Asırlar boyunca üzerine yeni teoriler, yeni pratikler, yeni metotlar inşa edilen kavramlar günden güne kan kaybediyor. Anlamlar aşınıyor, değerler tahrip hatta tahrif ediliyor. Kutsal sayılan ne kadar kıymet varsa planlı ve sistematik şekilde kuşatma altına alındı. 19'uncu asırdan itibaren önce pozitivist, ardından insan olma şuurundan yoksun, materyalist bir bakış açısıyla tüm dünyaya dayatılan sözde yeni gerçeklikler en başta insanı hırpalıyor, en fazla insana zarar veriyor. İşte sizler de gördünüz, Gazze'de iki yıl boyunca işlenen cinayetleri, yapılan vahşi soykırımı 'medeni' denilen dünya yalnızca seyretmekle yetindi. Gezi olaylarında İstanbul'a kamp kuran uluslararası medya kuruluşları, Gazze'de 270'i aşkın gazeteci öldürülürken meslektaşlarının haberini bile yapmadı. Şu utanç verici rakamlara özellikle dikkatlerinizi çekiyorum. Gazze'deki okulların yüzde 80'i, yani 668 okul binası, İsrail bombalarının hedefi olmuştur. 165 okul, üniversite ve eğitim kurumu bu saldırılarda tamamen yakılmış, 392 okul da kullanılamaz hale gelmiştir. 13 bin 500'ü aşkın öğrenci, 830'un üzerinde öğretmen ve eğitim personeli, 193 bilim insanı ve akademisyen işgal kuvvetleri tarafından şehit edilmiştir. 785 binden fazla öğrenci eğitim hakkından mahrum durumda" dedi.
'BİLİNÇLİ, KASITLI, PLANLI BİR TOPLU KIYIM POLİTİKASI UYGULANMIŞTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa bunlar savaşın acımasız sonuçları değildir. Burada bilinçli, kasıtlı, planlı bir toplu kıyım politikası uygulanmıştır. Bugün 365 kilometrekarelik Gazze, milyonlarca ton yıkıntıyla örtülüdür, sağlam kalmış, ayakta kalmış bina neredeyse yoktur. Bakın, bunu görmezden gelmek, bunu konuşmamak açık söylüyorum toplu kıyıma ortak olmaktır. Kardeşlerim, biz hiçbir zaman susmadık, bundan sonra da susmayacağız. Dünyanın dört bir yanında nereye gidersek gidelim, gittiğimiz her yerde bunu haykıracağız. İşte daha kısa bir süre önce, geçen hafta biliyorsunuz Güney Afrika'daydım. Orada da bütün oturumlarda bunları haykırdım, bunları konuştum. Malumunuz, bizim de devreye girmemizle bir ateşkes sağlandı. İsrail, uyduruk sebeplerle ateşkesi sürekli ihlal ediyor. Hamas'ın, İsrail'in provokasyonlarına rağmen ateşkesin korunmasında sabırlı bir yaklaşım içinde olduğunu görüyoruz. Bunu da memnuniyetle karşılıyoruz. Kış aylarına girdiğimiz şu günlerde yaralarını sarmaya çalışan Gazze'deki kardeşlerimize, o çadırların ne durumda olduğunu herhalde televizyonlarda izliyoruz. İnsani yardımları yine de ulaştırmanın gayreti içindeyiz. Türkiye olarak, adil ve kalıcı barış için hem ateşkesin muhafazası hem de insani yardımlar noktasında üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz. Elimizdeki konteynerleri göndermek istiyoruz, İsrail engelliyor, karşı çıkıyor. Başlarında insanlıktan nasibini almamış bir katil var" diye konuştu.