Samimi olmak bir sanattır

  İnsan hayatında çok büyük bir önem taşıyan ve uzunca araştırdıktan sonra böyle bir konuyu yazma gereksiniminde bulundum. Peki samimiyet ne demek? Aşkın, sevginin, güvenin ve paylaşımın garantisidir samimiyet. Düşünce ve duygularımızın yaptıklarımızla örtüşmesi olan samimiyet aynı zamanda duygu ve düşüncelerimizin sağlandığının, inandırıcılığının ve sürekliliğinin de ölçüsüdür. Kişinin gerçek düşüncelerinin ve gerçek kimliğini hiç saklamadan, hiç hesap yapmadan, kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan açıkça ortaya koymasıdır. Samimiyetin önemli bir özelliği ise, kalpten yaşanmadığı takdirde hiçbir şekilde taklidinin yapılamamasıdır. Samimi insanın bakışları, konuşması, üslubu ve mimikleri çok doğal ve etkileyicidir. 

  Samimi olmak sahte olmakla değil, gerçek olmakla ilgilidir. Ama söz konusu gerçek nesnel gerçek değildir, öznel gerçektir. Yani mantık olarak yürütülen ve elde edilen gerçek söz konusu değildir, gerçek içinde var olmak söz konusudur. Samimiyetin gelişmesi ne geçmişe ne de geleceğe takılmak değildir. Birey geçmişe ve geleceğe dalınca sahteliğin içine düşer. Geçmiş geçmişte gelecek ise gelmemiştir; kişinin elinde olan tek şey şu an içinde yaşadığı andır. İnsan tozlu raflardaki yerini alan geçmişe takıldığı zaman hayatın akışında kalmaz ve sahile vurmuş bir balık gibi yerinde çırpınır; ama yaşamaz. Yaşam belirtileri gösterir ama gerçekten yaşayamaz.

“Samimi olmak en güzel keramettir,

Bırakın uçmak kuşlara münhasır olsun.”

(Ah Muhsin Ünlü) 

  Samimiyeti oluşturan unsurlar arasında sadakat ve vefa şüphesiz vazgeçilmezdir. Çünkü sadık olan bir insan o samimiyete de sahip olur. İçinde bulunduğu ortama güven rüzgarını estirir. Çünkü samimiyet insan ruhundaki dürüstlüğün, edebin ve ahlakın dışa yansıyan aynasıdır. Samimiyet; gönülden istemek severek yapmak herhangi bir karşılık beklemeden herkesin yardımına koşmak dünya hayatından haz almak ve huzurlu yaşamanın da anahtarıdır. Peki biz millet olarak en fazla ihtiyaç duyulan bu hasletin neresindeyiz? Birbirimize karşı davranışlarımızda samimi miyiz? İçimizle dışımız bir mi? Yaratılanı hoş gör yaradan da ötürü şiarına ne kadar bağlıyız? Ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) ‘e karşı samimi miyiz? En önemlisi bizleri yaratan Allah’a karşı samimi miyiz? Ne zaman ki bir yönetici yönettiklerine, patron işçisine, işçi patronuna, öğrenci hocasına, kocası kadınına, kadın da kocasına içten pazarlıklı değil de samimi bir şekilde davrandığı vakit işte o zaman samimiyet tohumlarını ekmiş olacağız.

  Hayata ruh veren büyük bir cihattır samimiyet. İnsan hayatın dokusunu, kokusunu, görünür görünmez bütün boyutlarını, bu ruhlar kavrar, bu ruhla tadar; ve bu ruhu koruyabildiği ölçüde hayatı anlamlı bir şekilde yaşar. Samimiyetini yitirmiş bir birey insanlığını da yitirir. Bu insanlığı yitirmiş şahsın ne bir mesuliyeti ne de dert edineceği bir meselesi kalır. Çevresinde hayatına renk katacak bir arkadaş ortamı kuramaz. Ruhsuz ve duyarsız bir varlık olarak yaşamını sürdürür.

Ne demişti alemlere peygamber olarak gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V):

“Din bütünüyle samimiyetten ibarettir.”

Vesselam…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.