Kültürün Adaptasyon Süreçleri

Düşünce kuramları insanların diğer canlılardan farklı olarak tasarım oluşturmasını sağlar. Bu kavramlar süreklilik içerisinde belirli bir anlam taşımasıyla  yaşama geçen düzeni teşkil eder. Yaşamın düzeni üzerine fikir beyan edildiğinde ortaya konulan, gösterilen davranış biçimi her şeyden anlamlıdır. İnsanın yaşadığı topluma uyum sağlaması, değerlerine adapte olması bizim için ne ifade eder?

Elbette önemlidir içinde yaşadığımız düzende değişimin öncelikli amacı yaşadığımız dünyada varlığımızı belirli bir sürece müdahil etme gerekliliğidir. Kendi yaşamını sürdürebilir bir varoluşun içerisinde bulundurma ihtiyacı olduğundan insanın doğasının özünü belirleyerek kendisine uygun yaşam felsefesini oluşturmasını sağlar. İnsan evren modeli önem kazanır belirli guruplar halinde bir araya gelen bireyler topluluk oluşturarak ileride belirleyecekleri koşulları ortaya koyarlar. Bunun neticesinde oluşan gruplandırma sınıflandırma durumunu ortaya koyabilecekleri kuşkusuz bir gerçekliktir. Bu algılayış iletişim kurarak kendinden sonraki dönemde topluluk diyebileceğimiz kitleyi oluşturmanın temellerini beraberinde getirecektir. Bir araya gelen belirli davranış modellerine göre oluşturulan bu kişilik sendromlarının kurdukları düzenin bilinci varlık gerekçesiyle davranış oluştururlar. Her toplumun yapısında farklılaşan, değişen kurallar mevcuttur. Bu davranış modellerinin genişleyerek belirli bir kitleyi oluşturması yaşam düzenini kurması kültürel davranışların oluşumuna sebebiyet vermektedir. Toplulukta çoğunluğun uyumuna bağlı kılınan bu davranış modelleri kültürel davranış biçimlerini oluşturarak genel bir kanıya aracılık etmektedir. Bir birey olarak bizim için önemli olan ilkeler sadece içerisinde yaşadığımız toplulukla ilişkilendirilerek genel bir kanıyı oluşturmaktadır. Bizim varlığımızı önemli kılan kabul ettiğimiz değer yargılarımızın özü kültürümüzü nasıl oluşturduğu önceliğinin nelerden sağlandığına dayanır. Buda genel geçer bir kanıya varma biçimimizi oluşturur. Kültürel davranışlar toplumdan topluma değişir. Bireylerin belirlediği topluluğun içselleştirdiği bir yaşam düzeni haline gelir. Bir toplumun kültürü sahip olduğu bütün değerlerin toplamıdır. Bir yaşayış düzenidir. Hem dini hem de felsefi olan bütün uygulamaların ritüellerin uygulanma aşaması toplumsal kuraları oluşturur. Bireyde bu toplumun bir yansımasıdır.

Kölemen toplumdan medeniyete geçişte farklı safhaları beraberinde getirmiştir insanlar değişim karşısında her zaman direnç göstermişlerdir. "Ne en zeki olan hayatta kalır, ne en güçlü olan; hayatta kalan değişime adapte olabilen ve içinde bulunduğu çevredeki değişime en iyi uyum sağlayabilendir der Charles Darwin. İnsanlığın doğuşu ilk organizmanın düşünebilen canlının varlık sebebi sayıldığı varlığın bir araya geldiği ilk yaşayış düzeninin Afrika da totemlere inanılan bir düzenden bize söz eder. İnsan dini yaşamında farklı argümanlara biat eden paganizmin etkilerini görmek mümkündür. Totem inanışına bağlı olan doğa düzeninin hüküm sürdüğü coğrafyada insanlar tabiatta gördükleri etmenlere bağlanma gereği duymuşlardır. Bu cisimlere farklı anlamlar yükleyerek doğmatizmin oluşumuna sebebiyet vermişlerdir. İnsanlığın doğuşu ilk tek tanrılı inanışın ortaya çıkmasına kadar kendinden önce gelen atalar kültürünün var olduğu kültürde totemcilik gibi kutsal inanışlar davranış biçimlerini etkilemekteyken kendinden sonra gelen yaşayış düzenine sahip olarak farklı ritüellerin uygulanmasına zemin hazırlamıştır. tek tanrıcılığın kültürün varlığına yatkın olduğu Avrupa kültürü İbrahimi dinlerden  inanışlarından etkilenerek geleneklerde kalıcı bir iz bırakmıştır. Bunun ileriye dönük davranış biçimlerine sahip olunmasını sağlamıştır. Belirli bir zaman aralığında bu davranış biçimleri tabuya dönüşerek içselleştirilmiştir. Bizim içerisinde bulunduğumuz dini oluşumların yatkınlığı Ortadoğu coğrafyasını etkileyerek belirli bir inanç sisteminin yaratılmasına öncülük etmiştir. Dinler yaşadığı coğrafyada egemen inanç kavramının bütün insanlığa yayılmasını sağlayarak evrensel değerlerin takip edilmesinde etkin bir rol oynamıştır. Peygamberlerin mesajları evrensel bir özellik taşımaktadır. Tıpkı kendinden önceki öğretiler gibi dinler mitolojiler çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa geçiş aşamasında topluluk kurallarını davranışları uygulamaları değiştirerek geçmişin değerleriyle bağdaştırılan bir öğretinin oluşturulmasını sağlamışlardır. Özünde kutsallığa dayanan yasanın öğretilerinin bütün insanlığa yol gösterici rol oynayarak medeniyetlerin değişiminde etkili birer argümana dönüştürülmüştür. Dinde kültürün oluşumu üzerinde büyük etkiye sahip değerlerin anlamlılığına hitap edecek bir düzenin yaratılmasına aracılık etmiştir. Din toplumun kurallarının kaynağı yasaların davranış biçimlerine göre şekil almasını sağlamış, etik evrensel yasaların bütün toplum için gereklilik  gözeten bir yargı biçimi halini almıştır. Immanuel Kant'ın evrensel ahlak düzeni karşısında genel geçer bir kanının varlığına dayanan bir oluşum öngörü söz konusudur. Günümüz Asya'sında Şintoizm Konfüçyüsçülüğün etkisi altında kalarak davranışları geliştirmiş aynı zamanda kültürel bir kural haline gelmesini sağlamıştır. Uygar medeni dünyada devlet rejimlerinin felsefelerle desteklenmesi sayesinde toplumlarda olumlu ilerleyici bir görünüm sağlayarak değişime uğramışlardır. Çin uygarlığının çoğunluğun öngörüsüne dayanan rejimi belirli zaman aralığında davranışların geliştirilerek ekonomik bir modelin ortaya koymasına ve bugün kapitalizm karşısında rekabetçi bir yere gelmesini sağlamıştır. Amerika da kapitalizmin insan metalaşmasına sebep açması bireysel kültürün  serbest piyasa algısı ve beraberinde liberalizmin etkisi bireysel yaşantının öncelik haline getirilmesi, insanların üretimi olan düşünce yapılarının insan yaşamını değiştirmesini sağlamıştır. Beraberinde getirdiği toplumsal duyarsızlaştırma,  kültürel değerlerin insan objesini anlamsızlaştırdığı insanı etkisine alarak olumsuz değişime sebep açmıştır. Her olgu insan yaşayışının düzeninin bir aracısı ve düzenleyicisidir. Toplum olarak bir öncelik adapte olabilmeyi zorunlu hale getirmiştir. Toplumun oluşumu bireyden başlar. Topluluğa doğru gider. Her davranış modelinin kalıtımsal yaşam bulmasını sağlar. Bunun ileride kültürel bir model haline gelmesini zorunlu kılar. Toplumda değişkenlik sağlayarak kendinden sonraki kuşaklara yol gösterici rol oynar. İnsanlar uygarlaşarak medeniyete varır. Değişim ve beraberinde getirdiği bütün yasaların önceliği bunu gerektirir. Peki biz ne yapıyoruz? değişimin olumlu yönlerinin haricinde teknolojinin tüketiciliğine bağımlı kalan medenileştiğini sanan uygarlığımız bireyi kendi kabuğuna çeken başkalarının varlığından yoksun değersizleştiren bir yaşam sürdürmekteyiz.

Değerlerin algılayışı insan olmanın öncelikli amaç olduğu düşünülürse farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu ve bize katkı sağladığı düşünülerek bilimin dinin felsefenin egemenliğinde her davranışın pragmatist yaklaşımın önceliği sayıldığından  insan faydacılığı için çaba sarf etmek gerekir.

Kendimize dönük bakış açımızı realist bir algıyla birleştirerek varlığımızın özü maddi ve manevi değerlerimizin birleştiriciliğinde oynadığı kabul edilir bir gerçekliktir.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
1 Yorum