
Kayıp yakınları Ertak için adalet talebinde bulundu
Yüksekova’da bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları Mehmet Ertak için adalet istedi.
Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, Yüksekova’da 160’ıncı defa bir araya gelerek adalet taleplerini yineledi. Sanat Sokağı’nda İHD öncülüğünde düzenlenen eyleme DEM Parti İlçe Eş Başkanları Filiz Saygı ve Ercan Sevmez, Yüksekova Belediye Eş Başkanı Şoreş Diri, belediye meclis üyeleri ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde ilk olarak konuşan İHD Hakkari Şubesi üyesi Ozan Akbaş, belediyelere kayyum atanmasını eleştirdi.
Akbaş, “Haftalardır buradan yetkinlere kayyum uygulamasının bir insan hakları ihlali olduğunu, seçilmişlere yönelik başlatılan ve gerçeklikten uzak siyasi güdümlü yargı kararları seçme seçilme hakkımıza vurulan en büyük ket olduğunu yüksek sesle dile getiriyoruz. Kayyum uygulamalarına bir an önce son verilmelidir. Görevden uzaklaştırılan Siirt belediye eş başkanı Sofia Alağaş ve Mehmet Kaysi’nin amasız fakatsız bir biçimde görevine iade edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Ardından Mehmet Ertak’ın hikayesi anlatıldı. “160 haftadır ısrarla Türkiye’de bir devlet politikası olarak, gözaltında kayıp iddialarının etkili bir şekilde araştırılmadığı ve failler hakkında etkili cezai koğuşturmalar yapılmadığı gerçeğini anlatıyoruz”sözlerini kaydeden Akbaş, “İnsanlarımız gözaltına alındıklarında ve kaybedildiklerinde tüm başvurularımıza rağmen devletin kendi yasalarından ve anayasasından doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek suç işlediği gerçeğini kamuoyu ile paylaşıyoruz. İnsanlarımızı gözaltında kaybeden devletin, yalnızca kayıp yakınlarını sonsuz bir işkenceye mahkum etmekle kalmadığını; hepimizi, gözaltında kaybetme suçunu işlediği, uluslararası insan hakları mahkemesi tarafından tescillenen bir devletin vatandaşları olma utancına da mahkum ettiği gerçeğini hatırlatıyoruz” dedi.
Akbaş, Ertak’ın hikayesini şu şekilde anlattı: “160. haftamızda 33 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak dosyasındaki resmi inkarı ve cezasızlığı kamuoyu ile paylaşıyoruz. 32 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Ertak Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrasında yaşıyordu. Bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalışan Ertak, daha önce 2 kez gözaltına alınmış ve ağır işkence gördükten sonra serbest bırakılmıştı. Ertak ve aynı iş yerinde çalıştığı 3 akrabası, 18 Ağustos 1992 tarihinde, işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Emniyette Ertak’ın gözaltına alındığına dair tutanak düzenlendi. Ancak emniyete başvuran ailesine onun gözaltına alınmadığı söylendi. Bunun üzerine Baba İsmail Ertak, savcılığa başvurdu, üç kişi Mehmet Ertak'ın gözaltına alındığına, 6 kişi de gözaltında işkence edilirken gördüğüne dair tanıklık etti.
Olay soru önergeleriyle Meclis'e taşındı. Ancak aile tanıklara, belgelere, delillere rağmen başvurduğu her yerde inkarla karşılaştı. Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde "sorgu elemanı" olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek, 1997 yılında kamuoyuna da yansıyan itiraflarında; “Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp gömdük” dedi. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi. Tüm başvuruları sonuçsuz bırakılan aile AİHM’e başvurdu. Mehmet Ertak’ın ailesini AİHM’de savunmaya hazırlanan Avukat Tahir Elçi’nin bürosu polis tarafından basıldı. Dava dosyalarına el konuldu, gözaltına alınan Tahir Elçi kötü muamele ve işkenceye maruz kaldı. Tüm tehdit ve baskılara rağmen dava, AİHM’e taşındı. AİHM, mevcut delillerin Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu ölmüş olduğuna hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar yeterli olduğu sonucuna vardı. Mehmet Ertak’ın ölümünden hükümetin sorumlu olduğu ve buna devlet görevlilerinin neden olduğu kararını vererek Türkiye’yi yaşam hakkını ihlalden oy birliği ile mahkûm etti. (Ertak Kararı/ Türkiye 09.05.2000 - 20764/92) Mehmet Ertak’ın gözaltında kaybedilişinin 33.yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Mehmet Ertak’ın gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Ertak için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”
Akbaş’ın ardından İHD Kayıp Komisyonu üyesi Eren Baskın, Ertak’ın çocukları tarafından yazılan mektubu okudu. Mektubun okunmasının ardından kayıp yakınları 1 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi.