Büyükçiftlik'te büyük yas

Büyükçiftlik'te büyük yas

Osman Zeydan, ben ağayım demedi. O unvanı kendisi almadı. Yörede, bölgede, çevresinde çok sevildi. Bir elinde bastonu, diğer elinde tesbihi, dudağında tatlı sözleri vardı. Sofrasında tek başına ailesiyle hiç yemek yemedi. Çünkü herkesi aile gibi gördü.

HAKAN TAŞ YAZDI!

Birini tanımak ve sevmek için görmek gerekmiyor. Bazı yiğitler var ki, duruşlarıyla, söylemleriyle, eserleriyle, yaptıklarıyla, yardımseverliğiyle her yüreğe dokunurlar. İki çeşit AĞA vardır. Biri halkı sömüren, insanlara eziyet eden, haksız kazanç elde eden, kendisine karşı duranları yok eden, faşist dediğimiz Ağa…

Diğeri, herkesi kucaklayan, husumetli ve küskün olanları barıştıran, yardıma muhtaç olanları destekleyen, birleştiren, iş imkanı veren, iyi ve kötü günlerde varlığını his ettiren, sevilen, seçilen, saygı gören Ağa…

Osman Zeydan, ben ağayım demedi. O unvanı kendisi almadı. Yörede, bölgede, çevresinde çok sevildi. Bir elinde bastonu, diğer elinde tesbihi, dudağında tatlı sözleri vardı. Sofrasında tek başına ailesiyle hiç yemek yemedi. Çünkü herkesi aile gibi gördü. Babasından öğrendiklerini uyguladı ve aynısını çocuklarına da öğretti. İnançlıydı, dini vecibelerini hiç aksatmadı. Başını secdeye koyduğunda vatan, millet için de dua etmeyi ihmal etmezdi. Kaşı çatık, yüzü asık göremezdiniz. Hoşgörü dediğimiz duygu yüzünde oluşan çizgilerin içinde saklanıyordu. Misafirin üstünde oturmazdı, evinde ne var ne yok ikram ederdi. Kız kaçırma, kan davası, her türlü çatışma gibi olumsuzluklarda kendisi aracı olduğunda sözü kanun gibi kabul edilir, küskünlükler yok olur, barış rüzgarı estirirdi. Tıpkı kardeşi Mustafa Zeydan gibi hastalığını kimselere yansıtmadı. Sevenlerini üzmek istemedi. 90 yaşına merdiven dayadığında hastalığa yenik düştü. Dizlerindeki dermen gözlerindeki ışıltı yavaştan sönmeye başladı. Hakka yürüyeceğinin farkında olup şükürdardı. Evinde, toprağında, doğup büyüdüğü köyünde, ailesi ve halkının yanında son nefesini vermek istedi. Ama çocukları belki bir şans ve nefes olur düşüncesiyle onu yaşatmak adına Ankara’ya tedaviye aldılar. Orada ne yazık ki yaşamını yitirdi.

Böyle kalabalık görülmedi. Kar, kış, fırtına, soğuk kimseye işlemedi. Binlerce insan Ankara’ya, Van’a cenazeyi karşılamaya koyuldu. Zeydan ailesinin telefonları kitlendi. Konvoyun başı Yüksekova’da, sonu Başkale’deydi. Sadece Pinyanişi Aşireti mensupları değil, her aşiret ve düşünceden cenazeye katılım vardı. Irak, İran, Suriye, Almanya, Türkiye’nin birçok bölgesinden binlerce insan Osman Ağa için yola koyuldu.

Büyükçiftlik Beldesi simsiyah gözüktü. Cenaze omuzlarda taşınırken kadınlar ve çocuklar sadece el sallamakla yetinerek gözyaşı döktüler. Büyükçiftlik’in büyük yürekli Ağası, büyüğü, değeri, canı, sonsuz bir yolculuğa çıkıyordu. Hoca, “Hakkınızı helal ediyor musunuz” dediğinde; “Helal Olsun” yanıtının yankısı Hakkari merkeze ulaştı. Taziye için 1 hafta içinde 200 bin kişi Gever’e gitti. Acılarını paylaşmak için gelen herkesi Zeydan ailesi fertleri kapıda karşıladılar. Osman Ağa’yı toprağa değil herkes yüreğine gömdü.

Soyadı Zeydan, adı Hakkari’ydi. Hakkari tarihine ışık tutan bir büyüğümüzdü. 93 yıl boyunca hep mutlu etmek için yaşadı. Kimseleri kırmadı, küçümsemedi, ezmedi.

Evet, bu dünyadan Osman Ağa geçti. Yiğitliği, dürüstlüğü, mertliğiyle. Çok sevdiği kardeşi Mustafa Zeydan’a misafir oldu.

Bu yazıyı kaleme alırken Zeydan ailesinden görüş almadım. Çünkü Osman Ağa hepimizin büyüğü, değeri, atasıydı.

Ruhuna El Fatiha !

cenaze.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.