12 Askerin nasıl şehit olduğu ortaya çıktı!
MSB 12 askerin şehit olduğu metan gazı zehirlenmesiyle ilgili “olayistisnai, öngörülemez ve olağan dışı gelişti” açıklamasını yaptı.
Pençe-Kilit Harekâtı kapsamında Irak’ın kuzeyindeki bir mağarada meydana gelen ve 12 askerin şehit olmasına yol açan metan gazı zehirlenmesi hakkında Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından detaylı açıklama yapıldı. Açıklamada, olayın sıradışı ve öngörülemez koşullarda geliştiği belirtilerek, kamuoyunda yer alan bazı iddiaların gerçek dışı olduğu vurgulandı.
Bakanlıktan, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde 12 askerin şehit olmasıyla ilgili yapılan açıklamada ise "Irak’ın kuzeyinde 2019 yılında başlatılan Pençe serisi harekatlar kapsamında toplam 3 bin 765 mağara-sığınağın tespit, arama ve imhası başarıyla gerçekleştirilmiş ve bugüne kadar yaşanan bu olay dışında herhangi bir gazdan etkilenme olayı yaşanmamıştır. Ayrıca; harekat alanlarında mağara, sığınak ve tünel tespit ve imha faaliyetlerimiz devam ederken diğer taraftan da aziz naaşlarına ulaşılamayan şehitlerimizin naaşlarını arama çalışmaları aralıksız sürdürülmüştür. Bu kapsamda; 3 Kasım 2022’de şehit olan Piyade Uzman Çavuş Mustafa Bazna'nın naaşına 29 Ocak 2025'te, 7 Temmuz 2022'de şehit olan Piyade Uzman Çavuş Nurettin Tokyürek'in naaşına 26 Mart 2025'te ulaşılmıştır" denildi.
KÖPEK İLE TEKRAR KEŞİF YAPILDI'
28 Mayıs 2022'de Pençe Kilit Harekat bölgesinde şehit olan Piyade Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt'un naaşını arama çalışmalarının ise ilk andan itibaren devam ettiği kaydedilerek, "Olayın gerçekleştiği 852 rakımlı tepedeki mağara; 23-24 Haziran 2024'te terör örgütü mensuplarından temizlenerek mağaranın tüm giriş ve mazgalları kapatılmıştır. Aziz şehidimizin naaşını arama faaliyetine, alınan duyum üzerine 1 Temmuz 2025’ten itibaren 852 rakımlı tepedeki mağarada devam edilmiştir. Bahse konu mağarada 1-5 Temmuz tarihleri arasında keşif köpeği, sonrasında Mayın ve El Yapımı Patlayıcı Tespit ve İmha Timi marifetiyle birinci katta arama tarama faaliyeti yapılmıştır. Basamaklı ve kademeli bir yapıda ikinci bir kat daha olduğu tespit edilmiştir. Olayın yaşandığı 6 Temmuz'da mağaraya girilmeden köpek ile tekrar keşif yapılmış, herhangi bir olumsuzluk tespit edilmemesi üzerine 3 grup halinde (6+4+2) aralıklarla toplam 12 personelimiz ile mağaraya girilmiştir. Bir gün önce tespit edilen ikinci katın arama tarama faaliyeti esnasında önde ilerleyen unsurlarımızda sendeleme ve bayılmaların olması üzerine en arkadaki irtibat ve emniyet timi (2 kişi) dışarı çıkarak yardım istemiştir. Dışarıda bulunan 5 personel yardım çağrısı üzerine silah arkadaşlarını kurtarmak için derhal mağaraya girmiş, girenlerin bir kısmında da sendeleme ve bayılmalar olmuştur. Ardından, dışarda bulunan 12 personelimiz 2'şerli gruplar halinde mağaraya girmiş, gazdan etkilenen personeli dışarıya çıkarmaya çalışmıştır. En önde bulunan 7 silah arkadaşımız hariç gazdan etkilenen tüm personelimiz, arama tarama faaliyetinde görevli personelimizin fedakarlığıyla dışarı çıkarılmış ve derhal hava yolu ile hastaneye sevk edilmiş, tüm müdahalelere rağmen 5 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur" ifadeleri kullanıldı.
'OKSİJEN ORANI YÜZDE 19'
Bakanlık açıklamasında, ilk defa karşılaşılan bir durum olması nedeniyle AFAD ve Türkiye Taş Kömürü Kurumuna bağlı uzman arama kurtarma ekiplerinden destek talep edildiği belirtilerek, "Uzman ekipler tarafından yapılan ölçümlerde mağara içerisinde karbonmonoksit, metan ve hidrojen sülfür gazlarına rastlanmış, oksijen oranının yüzde 19'a düştüğünün tespit edilmesi üzerine mağaraya fanlarla oksijen basılmıştır. Oksijen seviyesinin yüzde 60'a çıkarılması sonrası mağaraya giren Türkiye Taşkömürü Kurumu uzman ekipleri tarafından şehit olan 7 kahraman silah arkadaşımızın naaşına ulaşılmıştır. Şehitlerimizin tahliyesinde gösterdikleri özverili çalışmaları nedeniyle AFAD, UMKE ve Türkiye Taşkömürü Kurumu personeline bir kez daha teşekkür ederiz" denildi.
'İDARİ TAHKİKAT SÜRECİ DEVAM EDİYOR'
Açıklamada, basında ve sosyal medyada yer alan iddialara ilişkin, "Gazdan etkilenen personelimizin tamamının aynı anda mağara içerisine girdiği, görev teçhizatlarının eksik olduğu ve gaz maskelerinin olmadığı, mağara içerisinde göçük meydana geldiği, tuzak olduğu, kimyasal gaz bulunduğu, şarapnel ile şehit olan ya da yaralanan silah arkadaşımızın olduğu iddiaları tamamen asılsızdır. Yaşadığımız bu olay istisnai, öngörülemez ve olağan dışı bir durum olarak gelişmiş, istenmeyen ve hepimizi derinden yaralayan bir şekilde sonuçlanmıştır. Ender rastlanan bu olay sonrası ek tedbirler alınacağından, gerekli derslerin çıkarılarak benzer acıların bir daha yaşanmaması için tüm süreçlerin titizlikle gözden geçirileceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bahse konu olayla ilgili derhal başlatılan idari tahkikat süreci devam etmekte, olay tüm yönleri ile ayrıntılı şekilde incelenmekte; mağara içerisinde bulunan karbonmonoksit, metan ve hidrojen sülfür gazlarının kaynağının tespitine insansız sistemlerin kullanılması da dahil devam edilmektedir. Tahkikatın devam ettiği bu aşamada, kamuoyunun yalnızca resmi makamlardan yapılan açıklamalara itibar etmesi önem arz etmektedir. Yürütülen idari tahkikatın sonucu tamamlanmasına müteakip kamuoyu ile paylaşılacaktır" denildi.
'MANİPÜLATİF SÖYLEMLER, TSK'YI YIPRATMAYA YÖNELİK ÇABADIR'
Açıklamada, "Yapılan ve yapılacak olan resmi açıklamaları beklemeden, idari tahkikat süreci tamamlanmadan konu ile ilgili kamuoyunda sinsi bir fırsatçılıkla art niyetli yapılan haber, paylaşım, yorum ve değerlendirmeler, asla kabul edilemez. Gerçeklikten uzak olduğu halde kesin yargıyla ortaya atılan iddialar ile komplo teorileri üreten manipülatif söylem ve içerikler, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi karalamaya ve yıpratmaya yönelik sistematik bir dezenformasyon çabasıdır. Bu yapılanların, her şeyden önce, aziz şehitlerimize, şehitlerimizin kıymetli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize hakaret olduğu unutulmamalıdır. Gücünü bağrından çıktığı asil Türk milletinin sevgisi, güveni ve duasından alan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; meydana gelen olay ve gelişmeler konusunda mevzuat çerçevesinde hiç olmadığı kadar açık ve şeffaf olmaya, kamuoyunu zamanında ve doğru şekilde bilgilendirmeye ve halkımızın kendisine duyduğu güçlü güvene layık olmaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Şehit olan kahraman silah arkadaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet; kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır; tedavileri devam eden personelimize acil şifalar diliyoruz" denildi.
'İKİ YAPI RESMEN FAALİYETE BAŞLAMIŞTIR'
Milli Savunma Bakanlığı, yeni teşkil edilen Hava ARMERKOM ve 403'üncü Filo’ya ilişkin ise "Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın teknolojik kabiliyetlerini artırmak, görev sistemleriyle entegre çalışacak milli çözümleri hayata geçirmek ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın platform geliştirme uçuş testleri yetkinliğini kurumsallaştırmak amacıyla iki yeni yapı resmen faaliyete başlamıştır. Araştırma Merkez Komutanlığı, uluslararası harekat sahalarında teknolojik gelişmeleri ve güncel harekat ihtiyaçlarını yakından takip eden; bu konuda güncel literatüre hakim mühendislik ve Ar-Ge çalışmalarıyla, geleceğin hava platformlarına yön verecek bilimsel altyapıyı oluşturmayı, ihtiyaç duyulan sistemlere yönelik prototip üretimi ve laboratuvar sistem testlerini yürütmeyi hedeflemektedir. 403'üncü Test Filo Komutanlığı ise tüm uçak üreticisi ülkelerde yer alan devlet bağlısı test birimlerinde kullanılan teknik ve yöntemlerle, TUSAŞ tarafından geliştirilen KAAN, HÜRJET gibi milli savaş uçaklarının geliştirme ve sertifikasyon uçuş testlerine Deneysel Test Pilotları ve Uçuş Test mühendisleri ile katılım sağlayacaktır. Planlama ve icra safhasında vereceği destekle, performans, emniyet ve operasyonel kabiliyet doğrulama süreçlerinde üretici firmalarla koordineli şekilde görev alacaktır. Bu iki stratejik birim sayesinde; Hava Kuvvetlerimiz, yalnızca kullanıcı olarak değil, uluslararası uçak üreticisi tüm ülkelerde olduğu gibi, teknik karar verici bir otorite olarak sistemlerin geliştirilme sürecine doğrudan katkı sunacaktır. Bu sayede savaş uçaklarımızın operasyonel kabiliyeti artırılacak, geliştirme sürecinde karşılan yetersizlikler, kabul safhasına gelmeden önce, daha erken safhalarda, daha düşük maliyet ile daha kısa sürede giderilebilecektir" açıklamasında bulundu.
