HDP, Bahçeli için yargıyı göreve çağırdı

HDP, Bahçeli için yargıyı göreve çağırdı

HDP’nin kapatılması çağrısında bulunan Bahçeli’ye cevap veren HDP Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Dede, Anayasa’nın 138. maddesi ve TCK’nin 288. maddesine dikkat çekti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması yönündeki çağrısına HDP’den yanıt geldi.

HDP Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, yaptığı yazılı açıklamada, “Bahçeli’nin yargıyı etkileme, baskı kurma ve talimat verme şeklindeki açıklaması anayasal ve yasal suç kapsamına girdiğinden yargıyı göreve davet ediyoruz” dedi.

Anayasa’nın 138. maddesi

Dede, “Bahçeli yargı üzerinde baskı kurarak anayasal suç işliyor” başlıklı açıklamada, Anayasa’nın “Mahkemelerin bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesini hatırlattı:

“Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

TCK 288

Bahçeli’nin henüz iddianame aşamasında olan, yargılaması başlamayan, kesinleşmiş bir hukuki karar bulunmayan 6-8 Ekim davasıyla ilgili olarak da yargıyı yönlendirdiğini ve baskı kurduğunu ifade eden Dede, bunun adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu kapsamında olduğunu belirtti ve 5237 sayılı TCK’nin 288. maddesini hatırlattı:

“Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.” 

“Yargıyı göreve davet ediyoruz”

HDP Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, açıklamasına şöyle devam etti:

“İktidar önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş kararını uygulamayarak suç işlemeye devam ederken, bu açıklamalar evrensel hukuka karşı meydan okumaktır. Bahçeli’nin HDP ve Demirtaş hakkında anayasal suç işlemeye kadar varan hezeyanları duydukları korkunun göstergesidir. 

“Bahçeli’nin yargıyı etkileme, baskı kurma ve talimat verme şeklindeki açıklaması anayasal ve yasal suç kapsamına girdiğinden yargıyı göreve davet ediyoruz. Adalet Bakanına, aynı zamanda Meclis Başkanına Anayasaya, demokrasiye ve parlamentonun iradesine sahip çıkma ve yargıya talimat niteliğindeki bu tutum karşısında tavır alma çağrısı yapıyoruz. 

“Açıkça ayrımcılık yapan, nefret söylemi kullanan, bölücülük yapan, halkı kin ve nefrete sürükleyen Bahçeli’nin bu tutumunun takdirini de halka bırakıyoruz.”

Bahçeli ne demişti?

Bahçeli, bugün yaptığı yazılı açıklamanın ilgili bölümünde şu ifadelere yer verdi:

“6-8 Ekim olaylarının hukuki muhtevası titizlikle yorumlandığında, Türkiye'nin önüne nasıl feci ve şiddetli bir tuzağın kurulduğu açık seçik olarak görülecektir.

“Serhildan olarak isimlendirilen bu ihanetle yüzleşmeden, halkı sokağa davet eden hainlerle mücadele edilmeden maşeri vicdan huzur ve feraha tam anlamıyla kavuşamayacaktır. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu kapsamlı iddianamenin Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi bölücülükle ve terörizmle hesaplaşmak adına tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

"PKK/KCK silahlı terör örgütünün önce özyönetim-özerklik, ardından sözde büyük Kürdistan'ı kurma gayesiyle 37 kişinin ölümüne neden olan ve 32 ilde gerçekleşen şiddet ve terör eylemleri kesinlikle şerefsiz bir başkaldırıdır.

“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 6-8 Ekim olaylarının çıkmasında doğrudan payı bulunan 108 kişi hakkında 30 farklı suçtan dava açtı. Bunların en azılılarından birisinin de CHP'nin ve İYİ Parti'nin destekleyip sempati beslediği terörist Selahattin Demirtaş’tır.

“Şurası kesindir ki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse terörist Demirtaş odur. 6-8 Ekim olaylarıyla 15 Temmuz kalkışması, Gezi Parkı hadiseleriyle hendek terörünün istikameti öz itibarıyla bir ve aynıdır.

“Terörist Demirtaş’ın 30 Eylül 2014 tarihinde yaptığı direniş çağrısı, 6 Ekim 2014'te KCK'nın sözde Türkiye sorumlusu bir teröristin de katıldığı HDP MYK toplantısında halkın sokağa daveti suçu ve suçluları tevsik etmektedir.

“HDP, DTK, DBP, HDK, PKK, YPG ittifak halinde Türkiye'ye meydan okumuş, ateşli silahlarla, bombalı suikastlarla, nefret söylemleriyle ve organize şekilde milli varlığımıza saldırmışlardır. Bunların ikmali, tahkimi ve takviyesi de FETÖ tarafından yapılmıştır. Hiç kimse demokrasi ve özgürlük kisvesiyle 6-8 Ekim şiddet olaylarının faillerini aklamaya, haklı çıkarmaya kalkışmamalıdır. Buna yeltenen kim varsa suça iştirak etmiş sayılacaktır.

“PKK/KCK'nın kuklası olan HDP ve diğer marjinal terör partileri Anayasa'nın 68'inci maddesinin 4'üncü fıkrasını açıkça çiğnemişler ve suç işlemişlerdir.

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir.

“Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi, Siyasi Partiler Kanunu'nun 100'üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır.

“CHP'nin, İYİ Parti'nin itirazları suç ve suçluyu koruma mahiyetindedir. Bunun yanında teröre yardım ve yataklık olarak da ayrıca ele alınmalıdır.

“Boğaziçi Üniversitesine rektör atanmasına itiraz edenlerin, sırtlarını dönerek şovmenlik yapanların, terör örgütleriyle aynı kümeye girenlerin 6-8 Ekim olaylarından ders almaları, sivil itaatsizlik çarpıklığına özenmemeleri samimi tavsiyemdir. Terör örgütlerinin tazyik ve tahrikleriyle 'Üniversitelere kayyum istemiyoruz' temalı protestolarla ABD'deki Kongre işgalinin aynı döneme denk gelmiş olması dikkat çekici ve tek kaynaktan beslenen bir eylem türüne işaret etmektedir." 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.