Anneler Günü Yaklaşırken...

Anneler Günü Yaklaşırken...

Anneler, sadece indirim paketlerine sıkıştırılmış “hediyeleri" değil, ev içi emeklerinin karşılığını aldıkları toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir devlet politikasını hak ediyor.

EVRİM KEPENEK BİANET İÇİN YAZDI

Gelecek Pazar günü Anneler Günü. Birçok marka, tüketicilerini alışverişe yönlendirmek için “Anneler Günü indirimi” kampanyalarına çoktan başladı.

Televizyonda dönen reklamlar, e-postalara düşen mesajlar, telefonlara gelen bilgilendirmelerin tamamı “Annelerini seven tüm çocukları” bir tüketim şölenine davet ediyor. Bu çılgın tüketim şöleninde dikkat çekmek istediğim iki detay var.

Birincisi eğer bu çılgınlığa katılmazsanız, “Yoksa sen anneni sevmiyor musun?” baskısı ile karşılaşma ihtimaliniz. Öyle ya annesini Anneler Günü’nde hediyesiz bırakan bir evlat olarak tarihe geçmeyi kimse istemez. Zaten bu sisteme göre ille de tüketmelisiniz. Dün “Sevgililer" bugün “Anneler"  günü siz yeter ki tüketin…  

Bu tüketim çılgınlığını, tersine çevirmenin bir yolu belki de üretim yapmak. Hani olur ya annenize bir şiir yazarsanız, resim yaparsınız olmadı bağıra çağıra bir şarkı söylersiniz…

Evde eşit iş bölümü

İkinci detay da “Anneler Günü’nde” kadınların sadece ”anne”liğe sıkıştırılması. "Küçük mutfak aletleri”, “dikiş nakış setleri”, “yemek kitapları”, "temizlik aletleri", “fırın, ocak, bulaşık makinesi” vs derken kampanyaların hemen hepsinde “anneler” eve, mutfağa hapsediliyor. Sanki babalar o evde hiç yaşamıyor da evle ilgili hiçbir sorumlulukları yok gibi..Pahalı hediyeler yerine "evde eşit iş bölümü" de eşiniz veya anneniz için hayatı kolayştıan şık bir hediye olabilir. 

Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de bir kadının kendi bireyselliğini ıspat etmesi için ille de doğurması, yani anne olması gerekiyor gibi düşünülüyor. Kadınların kendi özgür iradeleri ile anne olmayı tercih etmedikleri, bu sorumluluğu almak istemeyebilecekleri ise pek akıllara gelmiyor. Hele bir kadın fizyolojik olarak anne olamıyorsa,  toplum ona en adaletsiz biçimde saldırmayı kendinde hak olarak görebiliyor. Biraz dikkat ederseniz bu konuda da toplum, erkeği "korunaklı" alanında tutuyor.   

Velhasıl "Annelik" öyle kutsanıyor öyle allanıp pullanıyor ki annelerin de kadın olduğu unutuluyor. Tıpkı, devletlerin, yerel yönetimlerin her türlü politikalarını belirlerken kadınları dâhil etmeyi unuttukları gibi.

Türkiye’de Anneler Günü’nde kadınların ev içi emeğinin bütçeye katkısı “indirimli hediyeler” ve “anneliğin kutsallığı” kadar konuşulmuyor. Kadınlara eşit bütçeyi önceleyen, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme meselesi ise asla gündem olmuyor.

Avrupa Kadın Lobisi, “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Bütçelemeyi”, "kamu bütçelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına hizmet edip etmediğini belirleyen, bu belirleme neticesinde eşitliğin tesisine hizmet etmiyorsa bu durumun değişmesi için gerekli değişimleri sunan bir süreç" olarak özetliyor.

Türkiye’de çok az milletvekili toplumsal cinsiyete dayalı bir bütçeden söz ediyor..Siyasi partiler, mesela bir sığınma evini, kadının ev içi emeğini, kreş ihtiyacını düşünerek bir planlama yapmıyor.  

Oysa dünya kadınların emeği üzerinde dönüyor. Emeği üretenler kadınlar ancak ürettiklerinden en az payı alanlar da yine kadınlar.

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre sağlık çalışanların yüzde 70’i kadınlardan oluşuyor.  39 ülkede kız ve erkek çocukları mirastan eşit pay almıyor. Fortune 500 şirketlerinin yüzde 6.6’sında kadın CEO görev yapıyor. Kadınların ev işlerine ücretsiz olarak katılımı erkeklerin üç katı daha fazla. Dünya çapında çocuklarıyla yalnız yaşayan ebeveynlerin yüzde 84’ü kadın.

Kadınlar, anneler, sadece indirim paketlerine sıkıştırılmış “hediyeleri” değil, ev içi emeklerinin karşılığını aldıkları, evde çalışmanın da bir gelir olarak bütçelerine yansıdığı toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir devlet politikasını hak ediyor

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.