HABER / Zelal Sahidenur Sari / VAN
600 bin yıllık tarihe ve oluşumu itibariyle kapalı bir havzaya sahip olan Van Gölü'nün su seviyesinde düşüş gözleniyor.
Van Gölü ve İnci Kefali üzerine uzun yıllardır çalışmalar yürüten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Akkuş, son yıllarda Van Gölü’ne giren su miktarının üç katı buharlaşma yaşandığını söyledi.
Van Gölü’nde çekilmeler yaşandığını belirten Akkuş, suyun çekildiği yerlerde yaşam alanları kurulduğuna dikkat çekti.
'Her şeyimiz suya bağlı fakat suyumuz eskisi kadar bol değil' diyen Akkuş, akarsu kenarında ekilen tarlaların kontrol altına alınması gerektiğine belirterek, "Bitkileri üretmek için harcadığımız su, yetiştirdiğimiz üründen daha pahalıya geliyor” ifadelerini kullandı
Enerji elde etmek için tek yolun HES’ler olmadığını savunan Akkuş, “Şunu üzülerek belirtiyorum ki bugün Van’daki HES’lerin tahribatsız çalıştığını söylemek çok zor. Dolayısıyla bu HES’leri yaparken önce çalışan balık geçitlerinin olması lazım yani akarsudaki balıkların yukarı ve aşağı yönlü hareketini engellememesi lazım. Fakat böyle bir HES var mı şu ana kadar ben denk gelmedim. Bu denetimlerin güzel yapılması lazım ki burada yaşayan canlılar zarar görmesin” ifadelerini kullandı.
Kuraklık nedeniyle Van Gölü’ne dökülen akarsuların seviyesinde ciddi düşüşler olduğunu bunun da İnci Kefaline ciddi zarar verdiğini söyleyen Akkuş, göldeki kirliliğin önüne geçmenin tek yolunun arıtma tesisleri kurmaktan geçtiğine dikkat çekti.
İnci kefalini tehdit eden unsurların başında Van Gölü ve Van gölüne dökülen akarsulardaki kirliliğin var olduğunu ifade eden Akkuş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle Van Gölü’nün etrafındaki arıtma tesislerinin hepsinin çalıştırması lazım. Çünkü Van Gölü kapalı bir göl, yani göle gelen her bir damla kirlilik gölde kalıyor. Fakat Van gölü etrafındaki nüfus her geçen yıl artıyor ve Van Gölü’ne gelen kirlilik her geçen yıl biraz daha böylelikle artmış oluyor. Bu yüzden yalnız bir arıtma tesisinin değil göl çevresindeki bütün arıtma tesislerinin çalıştırılması lazım. Öncelikle şunu bilmemiz lazım belediyeler yüksek maliyetinden dolayı bu artıma tesislerini çalıştırmakta isteksiz gözüküyor olabilir. Fakat ekosistemlerin sunmuş hizmetlerin parayla hiçbir bedeli yoktur yani ekosistemlerin sunmuş olduğu hizmetleri parayla, maddiyatla ölçmemiz mümkün değildir"