NOBEL ÖDÜLLERİ

Raife Aysel Akkanat

Dünyayı yaşanılır kılan en önemli konuların başında gelir; kültür, sanat, edebiyat.

Edebiyat dediğimizde de aklımıza ilk gelenler, okuduğumuz kitaplar ve türleri. Tabi bu alanda verilen ödüller, her zaman edebiyat severlerin ilgisini cezbeder ve hatta merakını arttırır.

Şöyle bir düşünelim; okuyacağımız milyonlarca şiir, deneme, roman var ancak bize en güzelini, en iyisini bulup ortaya çıkaracak ve bizim en iyisini bir an önce okumamıza vesile olacak ödül törenleri var. Ne şans değil mi ama?

Gerçekten de hal böyle mi?

Bütün o yazılanların, çizilenlerin en iyisini mi seçiyorlar bizler için?

Nobel ödüllerine bakalım; kimlerin ödüllü eserleri var. Gerçekten dönemlerinin en iyisi miydiler ödül alırken? Yoksa, biz, bunca edebiyatsever, en iyisine dikmişken gözümüzü, en iyiye talipken, başka şeyleri kaçırıyor olabilir miyiz?

Geçtiğimiz günlerde, yine Nobel Edebiyat Ödülleri verildi. Sahi gelecek nesle bırakılacak, yıllarca okunacak ve her okunduğu devre ait olacak, her okunan dönemde okuyucunun kendinden bir şeyler bulabileceği, klasik olmaya değer eserler mi bu seçilenler?

Andre Malraux ödül almamış. Marcel Proust, Tolstoy, James Joyce, Borges,

Umberto Eco, yine bizim dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kemal gibi isimlerin ödül almadığını düşündüğümüzde, kıstasın ne olduğunu algılayamıyoruz. Şimdi bu saydığımız yazarlar, Nobel’e göre düşünülürse, kaçırılacak olanların büyüklüğünü görebiliyor musunuz? Elbette ki böyle büyük yazarların ödül alamaması, ödül komitesine eleştiriler getirmiştir. Bir de edebiyat dünyasında, bu ödülü kabul etmeyen ünlü yazarlar da var, Jean Paul Sartre gibi…

Benim öğrenebildiğim kadarıyla Nobel Edebiyat Ödülleri her yıl çeşitli alanlarda farklı yazarlara verilir. Albert Nobel’in vasiyeti ile kurulan dernek olan İsveç Akademisi tarafından düzenlenir.

Her yıl büyük tartışmalara konu olan bu ödülleri, gönül isterdi ki gerçekten edebiyatımıza büyük katkı sağlayacak ve edebiyat otoritelerinin övgüsüne mazhar olacak, tartışmalara mahal vermeyecek, geleceğimize ışık tutacak ve okurun kendinden paye bulabileceği dünyamıza bir armağan olabilsin.

Umuyoruz ki bir gün şu kirli dünyayı yaşanılır kılan değerlerimiz; sanatımız, edebiyatımız başka emellerin ellerinden kurtularak, özgür kalır da ödüller gerçek sahiplerine ulaşır ve okuyarak aydınlanacak insanoğlu, dünyayı temizleyecek bir ışık huzmesi gibi edebiyatın çevresinde toplanır.

Okuyucunun en iyi eseri aradığı yerde, yazarın en büyük ödülü, okuyucusudur.

Düşünün bir; müthiş yazarların muhteşem eserleri, kendi kendilerine ödül veriyorlar. Ve bu ödül yüzyıllar geçse de “hala okunuyor” olma ödülü.

Dinamitin mucidi, büyük silah tüccarının böyle bir ödül ile anılması da ironi olsa gerek. Nobel ödülünü alan bir edebiyatçı, ödülü reddeden kalemdaşlarının vebalini de üstleniyor mu acaba?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.