Kısa Anlatması Uzun Sürer

Kevser Yeşiltaş

Öncelikle rakamsal girilen yeni yılın huzur getirmesini temenni ediyorum. Fakat şunu da söylemeden geçemeyeceğim. İlk bilincinde olduğum yeni yıl kutlaması 1984 yılıydı ve orada yapılan temenni ve dileklerin, 2019 yılına girilirken yapılan temenni ve dileklerden pek bir farkı olmadığını hatırladım. Aradan geçen onca yıllar boyunca insanoğlu temenni dilemekten pek gerçekleştirmeye adım atamamış olsa da, şunu unutmayalım ki, bir adım atınca, bize on adım gelen bir doğada yaşadığımızı unutmayalım.

Doğa canlıdır. Doğa bir organizmadır. Doğa başlı başına bir bedendir. Doğa gerçek bir ruhtur. Ve o ruha ne verirseniz on binlerce misli ile geri alırsınız.  Kıymetini bilenlerden olmak en büyük arzum ve tüm insanlık için bunu diliyorum.

İnsanlığın ters işleyen bir mekanizmaya sahip olan bir çarkın içinde yaşadığını düşünüyorum. Şöyle ki, bir şeyi yitirmeden ona sahip olamıyor. Ya da bir şeyi tamamen kaybetmeden onun kıymetini idrak edemiyor. Ama maalesef doğada, dünyada, kainatta, yaşamda her ne isim vermişsek, işte o çarkın içerisinde geri al, onar butonu yok. Olan olur ve iş işten geçer.

Bu yüzden insanoğluna bahşedilen en güzel şey akıl.

Aklın artıları da var. Şöyle ki, aklın alt parabolü olan yani yardımcı seçeneklerinden biri olan düşünme biçimi aklın en güzel rehberi. Düşünme biçimine önderlik eden de öngörüler mevcut.

Yani insan önce öngörmeli, sonra düşünmeli sonra da akıl yürütmelidir. Tıpkı satranç oyununda olduğu gibi. Birkaç hamle sonrasını akledebilmek. Kısaca, birkaç seçenek sonrasını güçlü tahmin edebilmek. Öncesizlik ve sonrasızlık sadece Yaradan’a mahsus.

İnsan aklı ile önceyi ve sonrayı tahmin edebilir bir öngörme yeteneğine sahip. Ne ekersen onu biçersin diyebilmiş atalarımız. İşte ektiğin şeye iyi bak. Evir, çevir, ölç, biç ve öyle ek. Çünkü biçtiğin şey, ektiğinden farklı olmayacak.

 

Sözlerimi şöyle sonlandırmak istiyorum. Biraz derin düşünmek ya da eskilerin değimi ile azıcık tefekkür kimsenin canını üzmez, hatta ruhuna neşe katar:

Çağımızda Ruh hastalıkları kapsamına nasılsa biri yapar hastalığını dahil etmek gerekiyor. Çünkü bunu söyleyenlerin çoğaldığı bir zamanda yaşıyoruz. Bu cümleyi ne kadar sıklıkla kuruyoruz bir düşünelim ve sonra da bu hastalıktan kurtulmanın reçetesinin şu olduğunu bilelim: Neden O birisi ben olmayayım?

İnsanın en büyük iradesi, üzerinden attığı gerçek sorumlulukları.

Buna karşın birçok gereksiz şeyin sorumluluğunu da üstlenmek gibi bir handikapı var.

İnsanlık büyük bir ironi içerisinde.

Bu ironiler birer manipülasyon. Yani istemeden bize kabul ettirilen gerçek olmayan hayaller.

Lütfen farkında olalım.

Unutmayalım ki, bize yüklenen her hayal bir halüsinasyona dönüşebilir. Her halüsinasyonu da zihnimiz gerçek zannedebilir. Evet. Bu bir hakikat sözdür. Unutmayalım ki, hayallere yalanlar sebep olur. Neyin yalan neyin hakikat olduğu bilincine varalım. Ve O birisi biz olalım.

Yorum Yap
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.