Malatya Adliyesi'ndeki davayı HDP ve CHP'den milletvekilleri de izliyor.
2018'de genel seçimlerinden 10 gün önce, AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın Suruç'taki esnaf ziyaretleri sırasında yaşanan ve Şenyaşar ailesinden Esved Şenyaşar, oğulları Celal ve Adil Şenyaşar ile Mehmet Şah Yıldız'ın öldürüldükleri olaylarla ilgili dava "iş yeri" ve "hastane" olarak ikiye ayrılmıştı.
İş yeri ile ilgili yapılan yargılamalarda Celal Şenyaşar ve Mehmet Şah Yıldız'ın öldürülmesinden suçlu bulunan Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay, Enver Yıldız’a ise 18 yıl hapis cezası verilmişti. Bu davada itiraz süreci devam ediyor.
Dükkanda yaşanan olaylardan sonra, Şenyaşar ailesi mensuplarından baba Esved Şenyaşar ile oğlu Adil Şenyaşar da Suruç Devlet Hastanesi'nde öldürülmüşlerdi. Olayda Ferit ve Mehmet Şenyaşar da yaralanmışlardı.
5 yıla yakın süredir devam eden soruşturma sonunda geçtiğimiz yıl 23 Nisan’da 9 kişi gözaltına alınmış, 4 kişi tutuklanmıştı. Daha sonra iki kişinin serbest bırakıldı ve bugün başlayan davada Mikail Şimşek ve Celal Yıldız dışında tutuklu sanık yok.
Dört sanık Müslüm, Mahmut ve İbrahim Yıldız ile İbrahim Halil Şimşek'e yönetilen suçlamalar; "Kamu malına zarar verme", "iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme", "suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme", "bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık."
Savcılık, sanıkların kimliklerini, güvenlik araçlarının ve mobese kayıtlarının karşılaştırılması sonucunda tespit edebildi. 48 fotoğraf üzerinden toplam sanık, müşteki ve tanıklar dahil olmak üzere 43 kişi teşhis edildi.
Hastane içerisindeki güvenlik kameraları ve hard disklerin server odasından çalınmasıyla, Adil ve Esved Şenyaşar’ı hastane içinde öldüren şahısların detaylı tespiti yapılamadı ama olay sırasında eşi ve oğlunun öldürülmesine şahit olan Emine Şenşayar, milletvekilinin amcaları ve kardeşi olan Celal, Metin ve Arif Yıldız’ı suçluyor.
Olayda eşi ve iki oğlu öldürülen ve bir oğlu da ağır hapis cezası alan Emine Şenyaşar ile oğlu Ferit Şenyaşar Şanlıurfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021 tarihinden bu yana "Adalet Nöbeti" eylemlerini sürdürüyorlar.
Ferit Şenyaşar: Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık’
BBC Türkçe’ye konuşan Ferit Şenyaşar, 5 yıl süren soruşturmada 10 savcının değiştiğini hatırlattı ve "Buna rağmen adalete olan inancımızı hiç kaybetmedik’’ dedi.
2 yıl önce adalet nöbeti eylemine başladıklarında insanların bu eylemden sonuç alamayacaklarını söylediklerini aktaran Şenyaşar buna karşılık hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadıklarını ifade etti.
Kamuoyunun sahiplenmesiyle bu aşamaya geldiklerini belirten Şenyaşar, şöyle devam etti:
"Ortada bir hakikat var. Bu katliam devletin hastanesinde gerçekleşti ve buna tanık yüzlerce kamu görevlisi var. Biz, bunu kabul edip evde oturamayız diyerek son çare olarak adliye önündeki barışçıl eylemimize başladık.’’
Adliye önündeki eylemlerinde zaman zaman dosyaya bakan savcı ile görüştüklerini belirten Ferit Şenyaşar, ‘’10 dosya savcısı değişti ve her dosya savcısı değiştiğinde kapılarını çalıyorduk. Kimileri bizimle görüştü, kimisi yüzümüze bakmadı. Ama çoğu savcı dosyadaki yazışmalarda ‘Faili meçhul' diye yazmıştı. Eğer kamuoyunun güçlü sahiplenmesi olmasaydı, dosya soruşturma aşamasında faili meçhul olarak kapatılacaktı’’ dedi
Hâlâ kamera görüntülerinin bulunabileceğine inanıyoruz'
Ferit Şenyaşar, asıl delil olan hastane güvenlik kamerası görüntülerinin bulunamadığını hatırlattı ve hâlâ görüntülerin bulunabileceğine dair umutlu olduklarını söyledi:
‘‘Biz inanıyoruz ki, bu soruşturma davaya dönüşebildiyse, yarın öbür gün o kayıp kamera görüntüleri de bulunabilir.’’
İbrahim Halil Yılıdız’ın milletvekili sıfatı değişmedikçe adil bir yargılama olamayacağına inandıklarını söyleyen Ferit Şenyaşar ‘’Bu sıfatı değişirse seçim sonrası bizim davamız için de ümit olur çünkü bu katliamdaki rolü nedeniyle İbrahim Halil Yıldız da yargılanmalı’’ dedi.
O gün yaşanan saldırıda polisin gerekli müdahaleyi yapmadığını savunan Ferit Şenyaşar ‘’Milletvekili değil de sıradan bir vatandaş olsaydı, polisin tavrı çok daha sert olacak, hastaneye kimsenin girmesine izin verilmeyecek ve bu katliam gerçekleşmeyecekti’’ dedi ve ekledi:
"İktidar partisinin milletvekili, siyasi gücünü kullandığı için bu katliam gerçekleşti."
İddianameye göre hastanede neler yaşandı?
Hem dükkandaki olay hem de hastane saldırısı ile ilgili olarak toplam 180 kişinin ifadeleri alındı.
92 sayfalık iddianameye göre 14 Haziran 2018 günü, seçim çalışmaları için AKP Şanlıurfa milletvekili İbrahim Halil Yıldız, beraberindeki heyetle birlikte “İstanbul Ucuzluk” adlı iş yerini ziyaret etti.
Ziyaret esnasında iş yeri sahipleri ile karşılıklı tartışma çıktı ve tartışma sopalı ve silahlı kavgaya dönüştü.
Olaylar sırasında dükkanda Fadıl Şenyaşar’ın silahla Mehmet Şah Yıldız’ı öldürdüğü, Abdurrahman, Mustafa, Süleyman, Kenan, Nihat Yıldız’ın silah ve sopalarla darp edilmek suretiyle yaralandıkları, Celal Şenyaşar’ın ise İbrahim Yıldız tarafından silahla vurularak öldürüldüğü, Mehmet ve Ferit Şenyaşar’ı da yaraladığı belirtiliyor.
İddianameye göre Adil Şenyaşar da, iş yerinde, milletvekilinin kardeşi Enver Yıldız tarafından silahla vuruldu ve akabinde her iki ailedeki yaralılar Suruç Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.
Esvet ve Emine Şenyaşar, yaralı çocukları Ferit ve Adil'i ziyarete gittikleri sırada Yıldız ailesinden ve yakınlarından kalabalık bir gurubun hastaneye geldi.
Burada kalabalık bir grup Şenyaşar ailesine saldırdı. Tanık beyanlarına göre 66 yaşındaki Esved Şenyaşar, serum tabyası ve oksijen tüpü gibi aletler ile kafasına vurularak öldürüldü.
Sağlıkçıların tanıklığına göre bilinci açık şekilde yaralı olarak hastaneye getirilen Adil Şenyaşar da hastane içerisindeki kadın müşahade odasında vurularak öldürüldü.
Adil Şenyaşar’ın öldürüldüğü müşahade odasında 27 adeti uzun namlulu olmak üzere 42 mermi kovanı bulunduğu, odanın asma tavanında 31 adet mermi giriş çıkış deliği olduğu yine tespit edildi.
Hastanede eşi ve oğlunun öldürülmesine tanık olan Emine Şenyaşar, milletvekilinin kardeşi Celal Yıldız’ın kalabalığına hitaben "Ben Celal Şenyaşar’ı öldürdüm, siz de burada kimseyi sağ bırakmayın" diye talimat verdiğini iddia ettiği beyanını şöyle sürdürüyor:
''Celal’in, Metin ve Arif isminde iki kardeşi var, ondan sonra Metin ve Arif, arkasında 6-7 kişi ile birlikte oğullarımın olduğu tarafa doğru yöneldi, diğerleri kırmızı bir tüple eşimin kafasına vurdu, kafatası çöktü, kaburgaları kırıldı, polisler hiçbir şey yapmadı, hiçbir doktor müdahale etmedi…"
Sanıklar suçlamaları reddediyor
Hem iş yeri hem de hastane saldırısında yer aldığı iddia edilen Celal Yıldız ise suçlamaların iftira olduğunu söylüyor ve ifadesinde şöyle diyor:
"Benim ilk yaşanan olay sonrasında konudan haberim oldu. Suruç ilçesine vardığımda Suruç Devlet Hastanesi'nde emniyet mensupları hastanenin içerisinde şahısları dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Hastanede olay dahi bitmişti. Beyanda geçtiği gibi Suruç Devlet Hastanesi'nde buradan kimse sağ çıkmayacak gibi söylemlerde bulunmadım ve kimseye burada ateş etmedim."
Olay günü hastaneye yaralı getirilen Ferit ve Mehmet Şenyaşar, burada da kesici ve delici silahlarla darp edildiler ve ambulansla Gaziantep’e nakledildiler.
Delilleri yok ettikleri iddia edilen şüpheliler de suçlamaları kabul etmiyor.
İlçe Emniyet Müdürü iddianameye geçen ifadesinde hastanedeki olayların anonsu üzerine olay yerine vardığında Yıldız ailesinin akrabaları ve yakınlarından oluşan 2000'den fazla kişinin hastane bahçesinde toplandıklarını belirtiyor.
Olaylar kontrol altına alındıktan sonra hastane güvenlik kayıtlarının muhafaza altına alınması talimatını verdiğini belirten müdür, server odasının camlarının kırıldığı ve hardsklerin çalındığının o sırada tespit edilebildiğini aktarmış.
İddianamede, olaydan hemen sonra Suruç Devlet Hastanesi'ne ait kamera kayıt cihazlarının bulunduğu sistem odasına bina dışından pencereden zorla girildiği ve kamera kayıt cihazlarının tamamının yerinden sökülerek alındığı belirtiliyor.
Hastanenin arkasını gören bir güvenlik kamerasının görüntülerinin 7 Temmuz'da incelenmesiyle, saldırı günü saat 16:55’te hastane arkasına "plakası belli olmayan ama daha sonra bir başka kameradan tespit edilen" beyaz bir otomobilin geldiği, "eşkalleri belli olmayan şahısların" hastane arkasında kamera kayıt cihazlarının bulunduğu oda önünde beklemeye başladıkları, aracın 17:02’de bekleme noktasından ayrıldığı, daha sonra Barış Sokak’ta durarak araca yükledikleri bazı malzemeleri çıkardıkları tespit edilmiş.
Kamera kayıt cihazlarını çaldığı iddia edilen İbrahim Şimşek ise suçlamalara karşı çıkıyor. Bu aracın, Şenyaşar ailesinin dükkanlarındaki saldırıda yer aldığı belirtilen İbrahim Halil Şimşek’in üzerine kayıtlı olduğu tespit edilmiş.
Arabanın bagajından çıkarılan kamera kayıt cihazlarının aynı sokaktaki Şerif Durmaz’a ait boş yedi daireden birine saklandığının tahmin edildiği, 15 Eylül 2018 tarihinde ise bu şahsa ait konutlarda yapılan aramada kamera kayıt cihazlarına rastlanılmadığı belirtiliyor.
Hastaneden çalınan kameraları taşıdığı düşünülen beyaz aracın sahibi Şimşek, olay tarihinde söz konusu aracı kullanmadığını iddia ediyor ve ‘’Olay günü birkaç kişi kullanmak için aracımı benden almıştı. Bu araç el değiştirmiş olabilir. Ancak bu aracımı olay tarihinde kime teslim ettiğimi hatırlamıyorum’’ diyerek ifade vermiş.
Şimşek, kamera kayıtlarını ikametlerinde sakladıkları iddia edilen Şerif ve Mustafa Durmaz’ı da tanımadığını da söylüyor.
Diğer dava: İş yeri davasında ne olmuştu?
Aynı olaya ilişkin daha önce ayrılarak görülen iş yeri kısmındaki olaylara ilişkin davada Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, dükkan sahibi Şenyaşar ailesinden Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay hapis, AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız'a ise 18 yıl hapis cezası verdi.
Hastane saldırısı ise en başından beri ilk davadan ayrı tutuldu. Şenyaşar ailesi ve avukatları, hukuki sürecin en başından beri olayın bir bütün olduğunu ve her iki davanın birleştirilmesini talep ediyor.
Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit, Fadıl'a verilen cezanın haksız olduğunu, ailenin dükkanlarında saldırıya uğradığını söyleyerek, 5 yıldır tek başına hücrede tutulan Fadıl'ın tahliye edilmesini talep ediyor.
Şenyaşar ailesinin ve Yıldız ailesinin avukatları kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşıdı.
Başvuruları inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi, Adlı Tıp Kurumu'ndan raporların gelmediğini belirtti ve dosyadaki eksik hususların giderilmesini istedi.