Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşırken, anne ve babaların en büyük telaşı artık sadece ders kitapları değil; defter, kalem, çanta, forma, ayakkabı derken uzayıp giden masraflar listesi oluyor. Çocukların heyecanla beklediği okul hazırlıkları, veliler için giderek ağırlaşan bir yük haline geliyor.
Hakkari’de yaptığım gözlemlerde, en basit kırtasiye setinin bile aile bütçesini zorladığına şahit oldum. Düşük gelirli aileler için tek bir çocuğu okula hazırlamak bile güçken, birden fazla çocuğu olan aileler için durum tam anlamıyla kabusa dönüşüyor. Veliler, “Çocuklarımızın hayali bizim için kabusa dönüyor. Bir defteri almak için bile bütçemizi aşmak zorunda kalıyoruz” diyerek çaresizliklerini dile getiriyor.
Sorun yalnızca ailelerin cebini yakmakla kalmıyor; çocukların eğitim hakkı da doğrudan etkileniyor. Kimi aileler kalem ve defteri ikinci el almak zorunda kalıyor, kimileri ise çocuklarını eksik malzemelerle okula göndermek durumunda kalıyor. Eğitim, giderek bir hak olmaktan çıkıp lüks haline geliyor. Bunun çocukların motivasyonunu ve öğrenme süreçlerini nasıl zedelediğini tahmin etmek zor değil.
Uzmanlar, bu tablonun tersine çevrilebilmesi için devlet desteğinin artırılması gerektiğini vurguluyor. Ücretsiz kırtasiye dağıtımı, indirim kampanyaları ve dayanışma projeleri, ailelerin yükünü hafifletebilir. Veliler de çözüm için ses yükseltiyor: “Çocuklarımızın hayali çantada, defterde, kitapta kalmasın. Onların eğitim hakkı parayla ölçülemez.”
Evet, ortada sadece ekonomik bir mesele yok; toplumsal bir sorun var. Çocukların hayalleri ailelerin geçim derdine kurban edilmemeli. Eğitim, hiçbir çocuğun geleceğiyle pazarlık konusu yapılamayacak kadar değerli bir haktır. Hem yetkililerin hem de toplumun bu hakka sahip çıkması gerekiyor.