Kredi muslukları açıldı!

Kredi muslukları açıldı!

TCMB’nin verilerine göre, ticari kredi faizlerinde önemli bir artış dikkat çekiyor. Büyük olasılıkla bu yükseliş trendi devam edecek ve bu banakların kredi musluklarını bir ölçüde açmasını sağlayacak.

2021 sonbaharından beri öylesine kötü bir süreç yaşıyoruz ki, piyasalar umuda aç! Rasyonel politikalara geçiş açıklamasının ardından, ekonomi yönetiminin ilk aylarda yeterli ataklar yapmaması, piyasalarda parlayan umudu söndürmeye başlamışken, son dönemde gerek politika faizi gerekse sadeleştirme adımlarıyla piyasalar tekrar olumlu bir havaya girmişti. Sırada Orta Vadeli Program vardı ve bu da genel olarak gerek iç piyasalar gerekse yurtdışı piyasalarda olumlu algılandı. Her ne kadar öngörüler ve korelasyonlar açısından, OVP kendi içinde çelişkiler taşıyor olsa da, şimdilik kimse bu eksikler ve yanlışlar üzerine konuşmak istemiyor. Şu bir gerçek ki, OVP’deki pek çok veri bir diğeriyle çelişiyor ve biraz fazla iyimser görünüyor. Kısaca, yetmez, ama demek şimdilik en geçerli yorum olur! Ne de olsa ekonomide psikolojinin etkisi hiç de azımsanacak gibi değil.

TCMB’nin sürpriz politika faizi artırımından sonra, yabancı yatırım bankalarından ve derecelendirme kuruluşlarından olumlu tepkiler gelmeye başladı. Uluslararası derecelendirme kuruluşu FITCH, Türkiye’nin not görünümünü ‘negatif’ten ‘durağan’a revize etti. Bu, doğal olarak ekonomi yönetiminin son iki aylık hamlelerine ve OVP’nin açıklanmasına bağlanıyor. Moody’s’den de olumlu bir açıklama geldi. Geleneksel ekonomi politikalara dönüşün önemini vurgulayan Moody’s, bu gelişmelerin Türkiye’nin kredibilitesini artıracağını belirtti. Uzun süreden beri derecelendirme kuruluşlarından iyi bir yorum alamayan Türkiye ekonomisi için, bu dipten dönüşün sinyalleri olabilir.    

Bir diğer olumlu haber de Dünya Bankası’ndan... Dünya Bankası Türkiye Direktörü, Türkiye ekonomisini istikrara kavuşturacak politikalara destek vermek hedefiyle, önümüzdeki üç yıl için 18 milyar dolarlık yeni bir kaynak yaratılması için bankanın yönetim kuruluna bir program sunacağını açıkladı. Bu tabii ki, krizdeki ekonomi için önemli, ama ondan da önemlisi, sadece bu açıklama sayesinde bile Türkiye’nin yeni krediler bulma imkanı artacak. Bu gelişmenin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’ndan 35 milyar dolarlık bir kaynak gelebileceğini açıkladı. Hele o 18 milyar dolarlık destek bir çıksın da!.. Şimdilik bunlar vaat aşamasında, ama yabancı yatırımcılar açısından olumlu bir sinyal olacağı kesin.

TCMB, 20 Ağustos’ta bankacılık sektörüne, KKM hesaplarından TL mevduata dönüş hedefi belirlemiş, limitlerin altında kalan bankalara ise menkul kıymet alım zorunluluğu getirmişti. Ardından, ekonomi yönetiminden gelen hamleler istenilen hızda olmasa da KKM’de çıkışları başlattı. İki haftada, KKM hesaplarında düşüş 60 milyar liraya ulaştı. Kararın açıklandığı hafta 39.3 milyar lira, uygulamaya girdiği geçen hafta ise 20.32 milyar liralık çıkış yaşandı. Bu olumlu bir gelişme, ancak çıkışın miktarı beklentileri karşılayacak düzeyde değil. Bunun yanı sıra, KKM’den çıkanların TL mevduattan çok döviz tevdiat hesaplarına geçiş yapması işin diğer olumsuz yanı. Döviz mevduatlarının 4 milyar dolar artış gösterdiği gözleniyor. Halen KKM’nin büyüklüğü 3 trilyon 348 milyar 326 milyon lira, yani 125 milyar 957 milyon dolar.

TCMB’nin sürpriz politika faizi artırımının etkileri kredi piyasasında yansımasını buluyor. TCMB’nin verilerine göre, ticari kredi faizlerinde önemli bir artış dikkat çekiyor. Eylülün ilk haftası itibarıyla, 1-3 ay vadeli ortalama mevduat fazi yüzde 37.6, ticari krediler yüzde 37.9 olurken, ihtiyaç kredilerinde faiz ise yüzde 53’e çıktı. Büyük olasılıkla bu yükseliş trendi devam edecek ve bu banakların kredi musluklarını bir ölçüde açmasını sağlayacak. Zaten, BDDK verileri de bunu teyit ediyor. Bankacılık sektörünün kredi hacmi 1 Eylül itibarıyla 75 milyar lira arttı. Aynı dönemde, toplam kredi hacmi 10 trilyon 349 milyar 698 milyon liradan 10 trilyon 424 milyar 761 milyon liraya yükseldi.

TÜİK verilerine göre, gıda enflasyonu yüzde 73.6, ancak çarşı-pazardaki fiyat artışları bu oranın çok daha üzerinde. Yaz mevsiminde bile sebze-meyve tezgahlarındaki etiketlere bakmak yeterli, gıda enflasyonun nasıl kronik bir hal aldığını görmek için. Bu durumu, küresel eğilimlerle açıklamak ise hiç mümkün değil. Zira son bir yıldır küresel gıda enflasyonu düşüş trendinde ve 2023 Ağustos ayı itibarıyla yüzde -11 seviyesinde. Bu da gösteriyor ki, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık sektöründe yaşadığı sorunlar, kalıcı bir Tarım ÜFE artışına yol açıyor. Özellikle nakliye maliyetlerindeki artışın da etkisiyle, gıda enflasyonu ciddi biçimde yükseliyor. Kısa vadede gıda enflasyonundan kurtuluşumuz yok! Planlı bir tarım ekonomisine geçmeden ve yapısal sorunları çözmeden, ucuz et ve sebze-meyve yemek bize haram!

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nin Ağustos 2023 dönemi sonuçları açıklandı. Endeks, Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçmekte kullanılıyor. Endekste eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar ihracat ikliminde iyileşmeye, 50’nin altındaki değerler ise bozulmaya işaret ediyor.

Temmuz ayında 50.3 olan endeks, ağustosta 49.1’e gerileyerek 50 eşik değerinin altında kaydedildi. Böylece endeks, Türk imalat sanayi ihracatçılarının talep ikliminde son yedi aydır ilk kez hafif bir bozulma sinyali verdi. Birçok Avrupa ülkesinde ekonomik aktivitenin gerilemesi, ihracat ikliminde zayıflamaya yol açan temel faktör. Endeksin kapsamı içerisinde, Türk imalat sanayi ürünlerinin en çok ihraç edildiği ülkelerden Almanya, Britanya, İtalya, Fransa ve İspanya’da üretim ağustos ayında düşüş gösterdi.

Son iki aydır yaşanan gelişmeler, öncelikle TÜİK’in makyajı azaltılmış enflasyon tahminleri, TCMB’nin faiz artırımları, makro ihtiyati tedbirler ve ekonomi yönetiminden yapılan açıklamalar, bir ölçüde yerli ve yabancı yatırımcının risk iştahını artırmaya başladı. Ancak, hala yatırımcı açısından öngörülebilir bir piyasadan söz etmek için erken. Borsaya yöneliş devam ediyor, ancak endeksin geldiği bu seviyelerden yatırım yapmak artık çok da akılcı olmayabilir. Altında belirsizlik sürüyor, döviz için yıl sonu beklentisi ise 30-31 TL bandında. Yabancıların son haftada tahvile yönelmesi de ilgi çekici bir gelişme. KKM’den çıkan paranın döviz mevduata yönelmesi, hala döviz ve borsanın ilk tercihler olduğunun göstergesi. Altın ise her an bir sürpriz yapabilir. 

Yabancı yatırımcılar, eylülün ilk haftasında, hem borsada hem de tahvillerde ciddi alımlar yaptı. 1 Eylül haftasında 253.9 milyon dolarlık net hisse alımı yapan yabancılar, aynı dönemde 375 milyon dolarlık tahvil alımı gerçekleştirdi. Bu yaklaşık iki buçuk yılın ardından en yüksek tahvil alımı... Bu eğilim, yavaş da olsa yabancı yatırımcıların hisse senedi dışında yeni yatırım enstrümanlarına yöneleceğinin bir göstergesi olabilir. Bu alımlar, son iki aydır ekonomi yönetiminin aldığı kararların bir sonucu olsa gerek. En azından yabancı yatırımcı için belirsizlik ortamı bir ölçüde azalmış görünüyor.

 Küresel ekonomide krizden çıkışa hala çok uzağız. Bir veri iyi gelirken, bir diğer veri piyasaların umudunu ortadan kaldırıyor. Gelişen ekonomiler de, gelişmiş ekonomiler de pek çok sorunla boğuşuyor. Çin’in sorunları, çok düşük bir büyümeyi getirecek. Japonya pek çok önlem almasına karşın büyümekte zorlanıyor. Dünyanın en güçlü ve dengeli ekonomilerinden Almanya’da da durum hiç iç açıcı değil. Almanya, Rusya-Ukrayna savaşının en çok ceremesini çeken ülke. İmalat sanayiinde kötü bir performans gözleniyor. İmalat PMI Endeksi daralmaya devam ediyor, Tüketici Güven Endeksi de düşüşte... Britanya’da da durum pek parlak değil. Genel olarak Euro Bölgesi için de sorunlar devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise faiz artırımına devam edeceğinin sinyallerini verdi. Geçen hafta pek çok verinin olumsuz gelmesinin ardından borsalar satıcılı bir seyir yaşadı.

G20 Zirvesi, gerek siyasi gerek ekonomik pek çok sorunun gölgesinde gerçekleşti. G20’nin iki devi, zirvede temsil edilmedi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılmadığı zirvede, gündemlerin başında Rusya-Ukrayna savaşı vardı. Aslına bakarsanız, genelgeçer cümlelerle geçiştirilen bir karar alındı. Ukrayna bundan memnun değil, ama diğer üye ülkeler başta Hindistan, Türkiye gibi denge siyasetini tercih eden gelişen ekonomiler Rusya’ya karşı sert bir kararın çıkmasını zaten hiç istemiyordu. Diğer önemli gündemlerden biri karbon salımının sınırlandırılmasıydı, ki bu konuda da üye ülkeler biraz daha niyetli görünseler de, sonuçta bazı vaatlerle sınırlı bir sonuç çıktı denilebilir. Bu arada hemen belirtelim, 2050’ye kadar karbon salımının gerekli ölçüde azaltılabilmesi için gereken yatırım miktarı 4 trilyon dolar. Bir diğer önemli gündem maddesi de, ABD’nin Çin’i izole etmek amaçlı, Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa’yı birbirine bağlayan demiryolu ve limanlardan oluşan yeni bir ekonomik koridor kuracağını açıklamasıydı. Tam da Çin’in ‘Kuşak Yol’ projesine karşı bir hamle... 

Küresel ödemeler sisteminde doların rezerv para imparatorluğuna yönelik tehditler artıyor. Pek çok gelişen ekonominin talebi de bu yönde. Söz gelimi Suudi Arabistan, Pakistan gibi ülkeler yuan’ı kullanmaya başladı bile. Johannesburg’daki BRICS Zirvesi’nde topluluğun ortak para birimine geçmesi önerisi şimdilik rafa kalktı, ama topluluk üyesi ülkelerin ulusal para birimleriyle ticaret yapmasının önü açıldı. Zirveden çok kısa bir süre geçmesine rağmen, sembolik de olsa bir ortak para birimi, 100 birim değerinde bir banknot ortaya çıktı! Güney Afrika Cumhuriyeti yetkilileri, Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçiliği’nde düzenlenen bir törende, üzerinde ‘BRICS Yeni Kalkınma Bankası’ ibaresi olan bir banknotu BAE Büyükelçisi’ne sundu. Banknotun bugün için bir geçerliliği yok, ama gelişen ekonomilerin küresel ticarette dolar hegemonyasından kurtulma eğiliminin kalıcı olduğunu ortaya koyması açısından önemli.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.