7 ayrı suçtan, 43 yıldan 142 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın Ankara Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki ana davanın duruşması, ikinci gününde Ankara Sincan Hapishane Kampüsü'nde devam ediyor.

Demirtaş, duruşmaya Edirne cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanarak katılıyor.

Davanın “siyasi saiklerle yürütüldüğünü” savunan Demirtaş, davayı izleyenlerin sosyal medyada yaptığı paylaşımlara göre, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

Kürdistan demenin, devleti eleştirmenin, Hükümetin politikalarını eleştirmenin, çözüm önerileri sunmanın kendisi terör örgütü propagandasıysa bence PKK propagandasını savcı yapmış. Çünkü konuşmamda şiddet adına hiçbir şey yok."

"Mahkeme bana 100 yıl ceza versin, umurumda değil. Ama Kürdistan ve Kürt kelimelerini kullanarak tek bir cümle [hüküm] kurarsanız mahkemeniz hakkında suç duyurusunda bulunurum. Ben sizin etnik kimliğinize, inancınıza hakaret ediyor muyum? Edemem. Saygısızlık olur." diyen Demirtaş, hem Binali Yıldırım'ın 23 Haziran'da yenilenen İstanbul seçimleri için çalışırken, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da daha önce "Kürdistan" kelimesini kullandığını hatırlattı.

Kürdistan bir coğrafyadır. Siyasi sınırları yoktur, sosyolojik sınırları vardır. Kürdistan, kadim bir coğrafyanın ismidir. Elazığ savcısı istedi diye ben bundan vaz mı geçeceğim? Kusura bakmasınlar. Ben Kürt'üm. Bin yıl da cezaevinde kalsam Kürt'üm. Kürt milliyetçisi değilim. Milliyetçi değilim, milliyetçi çizgiyi doğru bulmam. Ama benim Kürtlüğümle alay edildiğinde, kusura bakmayın tepemin tası atıyor.”

Açılan davalarda Demirtaş, değişik tarihlerde yaptığı birçok konuşmayla ilgili "silahlı terör örgütü kurma ya da yönetme", "terör örgütü propagandası yapmak", "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlarından yargılanıyor.

Demirtaş hakkında Diyarbakır'da açılan davaların dosyaları “güvenlik gerekçesiyle” İstanbul ve Ankara'ya nakledilmişti.