
Abdurrahman Aşkan
O KADAR ZENGİNLEŞTiK Kİ!
O kadar zengin olduk ki! Bereketi kaçırdık. Zenginlikle bereketi birbirine karıştırdık.
O kadar zenginleştik, ileri gittik ki! Ayaklarımız yere basmıyor. Burnumuz yere sürtünmekten kurtulmuyor.
Alın teri olmayan işlerde, temeli buz üzerine kurduğumuz haram helal cergebezinde, birikimimiz ve kazancımızla zenginlik havasına girdik.
Sabah namazını terk ederek; daha fazla uykuyla güne dinç ve kazançlı çıkacağımızı sanarak, namazsız hayatın bereketli, huzurlu olmayacağını unuttuk.
Selamlaşmayı bitirerek; muhabbeti, hürmeti, teslimiyeti, samimiyeti, merhameti, sadakati unuttuk.
Büyüklere laubali dil kullanarak, saygılı olmayı unuttuk.
Misafir odalarımızı 7 metreye 5 metre yaptık içinde misafir görmedik, davet etmedik, edilmedik...
Süslü evlerimizi süs köpeklerle donattık. Anne babalarımızı huzur evlerinin mutsuzluklarına göndererek, üzerimizde ki haklarını ödediğimizi övüne övüne, böbürlenerek anlattık…
Gardolabımızı elbiseden kapatamıyoruz. Lakin yırtık pırtık, ince, şeffaf, dar, kısa giyimlerle milletin içinde kimsesiz dilenci durumuna düşüyoruz...
O kadar malımız, mülkümüz oldu ki selam vereceklerimizi unuttuk.
O kadar yükseldik ki! lüks ve zırhlı makam araçlarla; yönettiğimiz milletin çukurlu, taşlı hendeğe dönüşen kesici yollarını görmedik.
“Ziyaretin makbulü kısa olandır” düsturuyla halk adına yapılan hizmetleri birkaç süslenmiş fotoğraf dışında, yerli yerinde denetlemedik yâda eksikleri görmemek için sorumluların önceden hazırladıkları güzergâhtan sapmadık.
Makam makam zenginleştik. Geriye dönüp geldiğimiz makamı unuttuk…
O kadar büyüdük ki! paramız bol, arabamız çok, evimizde yok yok. Artık minnet duymayız anne babamızın sevgisine, kardeşimizin kardeş kokusuna, komşumuzun komşuluk haklarına…
Zenginlik para ise paramız bol bol var. Lakin huzurumuz, rahatımız, keyfimiz hiç yok. Fakir gözüyle baktığımız insanların hayatlarını, huzurlarını, sevinçlerini, tebessümlerini gıpta eder olduk…
Araçlarımız, evlerimiz, villalarımız, arsalarımız var. Ama hiçbirinin içinde değiliz.
Topluyoruz, topluyoruz ama görmüyoruz, yaşamıyoruz…
Maddiyatta hiçbir şeylerini eksik etmediğimiz evlatlarımız var; lakin iman konusunda, ahlaki derecelerinde başıboş bıraktığımızdan; bize dünyada düşman, ahirette davacı evlatlar edindik…
Yani anlayacağımız; cepte zengin, gönülde fakir olduk…
Rabbim bizleri affet. Zenginlik ile bereketi birbirinden ayırtmayı nasip et… Bizi bize bırakma, imandan ayırma…
Selam ve dua ile…