Yıldırım-İmamoğlu yayınında neler yaşandı?

Yıldırım-İmamoğlu yayınında neler yaşandı?

İstanbul belediyesi seçiminin rakipleri Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım, karşılıklı soruları cevapladı.

Türkiye’nin merakla beklediği tarihi tartışma programı sona erdi. Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı AK Partili Binali Yıldırım ve Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı CHP'li Ekrem İmamoğlu, gazeteci İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünde düzenlenen programda soruları yanıtladı.

Tartışma önceden planlandığı gibi 10'ar dakikalık iki reklam arasıyla 1 saat 50 dakika değil, üç reklam arasıyla yaklaşık üç saat sürdü. 21.04'te başlayan program 24.04'te bitti.

Küçükkaya tartışması öncesi Binali Yıldırım'ın kendisine bir tespih, İmamoğlu'nun da bir kalem hediye ettiğini bu armağanları saklayacağını söyledi

Programın son bölümünde CHP adayı Ekrem İmamoğlu, yayının ardından AKP adayı Binali Yıldırım'a "iki hanımefendinin yanımızda olduğu bir fotoğraf vermek isterim" dedi. Binali Yıldırım'ın da bu teklifi kabul etmesinin ardından İmamoğlu ve Yıldırım Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde olan eşleri ve çocukları ile birlikte fotoğraf çektirdi. Ancak fotoğraf çekimi Küçükkaya'nın istediği gibi canlı yayın sırasında değil sonrasında oldu.

‘’Tarafların her soruya cevap vermesi için üç dakikası olacak’’ ve ‘’Karşılıklı bir tartışma ortamı yerine herkes sorulan soruya yanıt verecek’’ kuralları zaman zaman adayların birbirini bölmesiyle ihlal edildi.

''Biz bu seçime niye gidiyoruz?''

Moderatör İsmail Küçükkaya ilk soruyu Binali Yıldırım’a yöneltti: 'Oy kullanan bir vatandaş olarak soruyoruz: Biz bu seçime niye gidiyoruz?''. Binali Yıldırım bu soruya, ‘’Tabii ki sizin suçunuz yok. Ancak sizin oyunuz sayılırken şaibe karıştı. Bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. Çok çabaladık ancak CHP bize yardımcı olmadı. Yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler. Reddi yönünde karar aldılar. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi. O zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt, şüphe kalmayacaktı. İstanbullular'ı yormayacaktık’’ şeklinde yanıt verdi.

Oyların çalındığı iddiasını yineleyen Yıldırım, ‘’Yüzde 10'u sayıldı 13 bin 929'a düştü. Geriye kalan yüzde 90 sayılsa farklı sonuç çıkacağı aşikar. Malesef bir dirençle karşılaştığımız için saydıramadık’’ dedi.

İmamoğlu ise bu soru yerine Yıldırım’ın iddialarına yanıt verdi ve ‘’Oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi yorumu tamamıyla yanlış yorum. 31 Mart gecesine dönelim. Hızlıca hatırlayalım. Saat saat hatırlayalım. Öncelikle yaklaşık 1 saat olmadı ki, seçim kapanalı televizyon kanallarının bir kısmı burada göründüğü gibi yüzde 63,84, yüzde 33,99 diye yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Bu süreç devam etti. Veri almama kısmı 12 saate yakın sürdü. AA oylar yüzde 98,8'e geldi. Ne olduysa sayın Yıldırım 'Ben seçimi kazandım' dedi. Tam saat 23.25'de açıklama yapıldı. Ne tesadüf ki AA yayını kesti. Sayın İl Başkanı AK Parti adına açıklama yaptı. "Biz 30 bin 86 sandığa göre 3 bin 870 oyla seçimi kazandık" dedik. Ondan yaklaşık 2 saat önce biz dedik ki 'Hayır bir seçimi kazandık' dedi. YSK Başkanı bizi teyit eden açıklama yaptı. Tutanak burada. 24 bin 57. Şunu unutmamaları lazım. Birkaç aşaması var oy sayımının 23 bin 57 ile başlayan süreç günün sonunda 13 bin 29'a indi’’ diye konuştu.

Bir zarfta dört pusula tartışması

Küçükkaya’nın ikinci sorusu, ‘’Oy zarfındaki 4 pusuladan nasıl olur da 3'ü geçerli 1'i geçersiz sayılır? şeklindeydi. İmamoğlu, ‘’ Dört zarf, dört oy var. Dört oydan oyları çıkartıyoruz, muhtarlık seçiminde bir sorun yok, ilçe belediyesi meclis üyesi ve ilçe belediye başkanlığında bir şaibe yok. Şaibe bir tek İBB Başkanlığı’na vuruyor. Senin 20 liranın 5 lirası sahte diyorsun vatandaşa, kimse buna inanmaz. Anamızın ak sütü gibi bu seçim tertemizdir. Çaldılar lafının içinde iftira var. Sandıkta görev alan Ak Partili arkadaşlarımıza mı diğer parti üyelerine mi bunu söylüyorsunuz? YSK’nın gerekçesinde de bu yok’’ derken, Yıldırım, ‘’Bu tamamen aldatmacıdır. 4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen Büyükşehir Belediye Başkanlığı oyu. İlçeler için itiraz var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için CHP. Neden tamamını saydırdı? Demek ki orada şüphesi var. İtiraz olan pusula sayılır. Biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın gereği yok. Oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara ayrı geçiyor. Ayrı pusulularda. Biz buna itiraz ediyoruz’’ dedi.

Küçükkaya’nın adaylara bir başka sorusu da ‘’Neden size oy vereyim?’’ şeklindeydi. İmamoğlu, ‘’23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlerle mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güler yüzle kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. Biz AK Partili kardeşlerimizden de oy istiyoruz’’ dedi. Binali Yıldırım ise İmamoğlu’nun sözlerine tepki gösterdi ve ‘’İthamlar var. Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık’’ diye konuştu.

İlk yarıda gündemde adayların vaatleri de vardı. Yıldırım İstanbul için yapılanları, ‘’25 yıldır Ak Parti belediyeciliği İstanbul’a çok şey kattı. Kişi başına verilen su 101 litreye çıktı. Arıtmacılık yüzde 99,5’e, kanalizasyon yüzde 75’e kadar yükseldi. 60 milyon metrekareye yeşil alan çıktı. Otobüs sayısı 6500’e çıktı, 376 kilometre metro var. Su indirimi bizim vaatlerimizde de, AK Parti grubunun önergesiyle bu çıktı. Ekrem Bey’in önerdiği indirim tarzı değil, bizim tarzımız kabul gördü. Nüfusu fazla olanlar daha az su parası ödeyecek’’ sözleriyle açıklarken, İmamoğlu, ‘’18 günde vaat ettiklerimizi tek tek yerine getirdik. Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Ulaşım vaadimizi açıkladığımızda parayı nereden bulacaksınız dediler, su indirimini biz gündeme getirdik. 25 yıldır yaptıklarınızı tabii ki yapacaksınız, 25 yıl. Bizim 18 günde yaptıklarımızı kendilerinize mal etmenize bir gerek yok, bunlar bizim önerilerimiz. Su önerisi bizim, bizzat altında benim imzam. Biz taahhüt ettik yerine getirdik, alkışlasalardı daha makul. Doğruyu hep beraber kabul edeceğiz’’ sözleriyle kısa süredeki icraatlerini anlattı.

''AA'nın yaptıkları normal değil''

Moderatör İsmail Küçükkaya, taraflardan birbirine birer soru yöneltmesini de istedi. İlk soruyu Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'a yöneltti ve bir soru içinde üç soru sordu. ''Anadolu Ajansı'nın yaptıkları sizin için ne ifade ediyor? İstanbul billboard'larının değiştirilmesi talimatını seçim tamamlanmadan kim verdi; 'oylar çalındı'nın muhatabı kim?''

Binali Yıldırım bu soruya, ''Bunu AA açıklamalı. Normal bir şey değil, kabul ediliyorum ama bunu ben değil AA açıklamalı'' derken seçim sonuçlanmadan reklam panolarının afişlerle donatılmasına, ''25 tane AK Parti kazanmış İstanbul'da. Büyükşehir Belediye Başkanı meclis üyelerinin 180 tanesini kazanmış. Millet İttifakı 130 tane kazanmış. Seçimi kaybettik mi diyecektik? Ayrıca büyükşehir belediyesinde 50 fazla meclis üyesi kazanmışız. Anlamakta zorlanıyorum. O afişler partimiz tarafından asıldı'' yanıtını verdi.

Binali Yıldırım'ın sorusuysa, ''Siz gelir gelmez hemen büyükşehirin veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz? Bunun Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz, hukukçularınız sizi yanılttı mı?'' şeklindeydi.

Yıldırım: ''Veri kopyalama FETÖ taktiği''

İmamoğlu kopyalamanın, bir veri yedekleme işlemi olduğunu savundu ve ''Veri kopyalaması yapılır. Verdiğimiz talimat da 18 Nisan bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve korunması. Afaki değişiklik yapılabilir, bize de ihbarlar geliyordu. Kaldı ki yapamadık, yetişmedi. Kaldı ki hukuksuz bir karar. Ancak veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak'' dedi.

Tartışmanın ikinci yarısında ilk soru ''Yeni seçimden çıkacak sonuçları kabul edecek misiniz?'' şeklindeydi. Ancak Binali Yıldırım önce veri kopyalamayla ilgili konuştu. ''Veri yedekleme ayrı kopyalamak ayrı iştir. İstanbul'un bilgileri yedekleniyor. Veri yedeklemesi yapılmadan hiçbir şekilde veri saklanamaz. Bu güvenlik meselesidir'' diyen Yıldırım, ''Bu veri kopyalama işlemi bir FETÖ taktiğidir. Geçmişte bunu FETÖ yaptı. Üç tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı. Bu başlı başına fecaat bir şeydir'' şeklinde konuştu.

''Ordu Valisi'ne hakaret etmedim''

İmamoğlu'na, Ordu Havaalanı'na yaşananlar ve Vali'ye hakaret edip etmediği de soruldu. İmamoğlu VIP'ye alınmamasıyla ilgili ''Trabzon'da geçtik, Ordu'dan niye geçirilmedik, bilemiyorum. Ben ne söylediğimi biliyorum. Sayın Genel Başkan Yardımcısına da ne söylediğimi biliyorum. Buranın sakinleşmesiyle ilgili. Oradaki vali bey de ne söylediğimi biliyor. Ama bu konu İstanbul'un konusu değil. Hakaret etmedim. 'Basitleşmiştir' dedim. Valinin 1 ay öncesinden bize hakaretleri var. Bakacağız. Bize Pontuslu dediler buna da cevap verilsin'' dedi.

Fethullah Gülen yapılanması belediyede israf başlığı altında yeniden gündeme geldi. İsmail Küçükkaya'nın ''Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son bir yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?'' sorusuna, Binali Yıldırım bu rakamın doğru olmadığını ve Sayıştay'ın yalanladığını söyleyerek başladı. Yıldırım, ''Bu vakıflar eğitime destek veriyor, sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nün beyin yıkamak için gençleri devşirip, 15 Temmuz'u başımıza sardıysa bu vakıflar da o tehlikeyi bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor'' dedi.

İmamoğlu: ''FETÖ ile ilgim, ilişkim yok''

Bunun üzerine İsmail Küçükkaya, ''Binali Bey FETÖ iması, vurgusu yaptı. Biz FETÖ ile mücadeleyi önemsiyoruz. Siz belediye başkanı olunca bunlarla mücadelede ne yapacaksınız? Siz bunların yurtlarına gittiniz mi, FETÖ elebaşını ziyaret ettiniz mi?'' sorusunu Ekrem İmamoğlu'na yöneltti.

İmamoğlu, ''Benim uzaktan, yakından ilgim, ilişkim yok. Ben devlete inanırım. İşte FETÖ gibi örgütlerin yok olması adına mevcut vakıflarla işbirliği yapılarak. Esas olan devlettir. Vakıflarla, dernekle tabii ki işbirliği yaparım. Temiz dernekler, vakıflarla işbirliği yaparsınız. Ben her kesimdeki derneklerle, vakıflarla işbirliği yaptım. İHH ile yaptım. İşbirliği yaparsınız, ama yurdu belediye yapacak kardeşim. Zaten başımızda bir bela, bir FETÖ terör örgütü oluştu. İBB olarak yurtlar yapacağız, okula, eğitime destek vereceğiz. O kreş dediğimiz mevzuyu çok önemli görüyoruz. 5 yıllık belediye başkanlığım orada. Bir bina boş duruyor, bizden önce verilmiş, kaçmış gitmişler. Devletine inanan, kalıcı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlaktan geliyoruz. Terör örgütlerinin hiçbirisiyle zerre ilişkimiz olamaz'' dedi. Yıldırım bunun üzerine, ''Temiz vakıflara veririm diyor da, yani deterjanla yıkayarak mı vereceğiz? Kim karar verecek?'' dedi.

Binali Yıldırım da, programın ilerleyen dakikalarında kendisine aynı soru sorulduğunda, ''Yok, ben ne örgüt elemanını ne de FETÖ'yü görmüşlüğüm ne de yurtlarında kalmışlığım yoktur'' dedi.

Adaylar İstanbullu için ekonomik planlarını anlattı

Binali Yıldırım, ''5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 biyoteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı​'' sözleriyle projelerini anlattı.

Ekrem İmamoğlu da İstanbul'un yoksulluğu olduğuna dikkat çekti ve ''Bu belediyenin parasını israf ettirmeden, tasarrufla değere dönüştürüp öncelikle bu şehrin yoksulluğu ile mücadele etmek. Ucuz ve sağlıklı gıda, ulaşımda indirim, suda indirim. Eğitim, geçim, evlilik, sofra, işsizlik destek paketiyle mevcutun beş katına çıkaracağız. 4 aileden birisi bu şehirde açlık sınırı altında. 2 bin 20 liraya kadar bu sınırın altındaki ailelere maddi destek sunacağız. Evin kadınına sunacağız. Ouklarına yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya desteğimiz var. Biz işsizimizin yanında olacağız. Üç gençten biri işsiz. 350 bin genç var okutamamışız, meslek sahibi yapamamışız, iş de bulamamışız. Yüzde 15'i aşmış işsizlik oranı var. Bölge istihdam ofisimize kayıt yaptıran 200 bin işsiz gencimize iş bulacağız. Ücretsiz ulaşım desteği sunacağız. 25 yaş altı öğrenci olmayan gençlere yüzde 40 indirim yapacağız'' dedi.

Mal varlığını açıklama konusunda uzlaşma

Önemli sorulardan biri de, adayların belediye başkanı seçilmeleri durumunda mal varlığı beyanında bulunup bulunmayacaklarıydı. Binali Yıldırım, ''Mal varlığı beyanında bulundurmak bizim keyfi, ihtiyarımızda değil. Mecbursunuz. Kamu adına hizmet görüyorsanız, memur dahi olsanız, mal varlığı beyanınız olacak. 16 yıldır malvarlığı beyanı veriyorum. Her sene değişiklik olursa yeniliyoruz. Kamuoyuna açıklama diye bir adet yok. Benim açımdan hiç farketmez. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu malvarlığı mahkeme tarafından talep edilir, dosyaya konur. Benim açımdan bir sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığının zaten bir koruması falan yok. Onlar ticaretle uğraşıyorlar, onlarınki kamuya da açık. Herkes bakar'' dedi.

Ekrem İmamoğlu da, ''Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben var, eşim var, babam, çocuklarım var'' yanıtını verdi.

Malvarlığyla ilgili soruların ardından sıra, İstanbul'un sorunlarına geldi. Adaylar, Suriyeli mültecilerden, işsizliğe, gençlerin ve kadınların güçlendirilmesinden kentleşme, altyapı ve ulaşıma birçok konuda vaatlerini kamuoyuyla paylaştı.

Ekrem İmamoğlu 23 Haziran'da tüm İstanbullular'ı oy vermeye çağırdı ve sözlerini ''Her şey çok güzel olacak'' diyerek bitirdi. Binali Yıldırım da,''16 yıl dolu dolu hizmet yaptım. Bu şehir beni 'Binali Yıldırım' yaptı. Seçilirsem daha önce yaptıklarımı yeni hizmetlerimle taçlandıracağım'' diyerek ''Sandığa gidin, sözünüzü 23 Haziran'da söyleyin'' çağrısı yaptı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
1 Yorum