Tarihi surlar için Diyarbakır’a gelecek UNESCO’ya çağrı

Tarihi surlar için Diyarbakır’a gelecek UNESCO’ya çağrı

Diyarbakır surları için UNESCO’dan bir heyet, nisanda Türkiye’ye geliyor. Heyet, 5 yıl önce yaşanan ‘hendek’ olaylarında büyük hasar gören Sur İlçesi’nde yeni yapılaşma ve projelerin uygunluğunu yerinde inceleyecek

Dünyanın en eski ve en sağlam yapılarından biri olarak bilinen tarihi Diyarbakır surları, 4 Temmuz 2015 tarihinde Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleşen “39. UNESCO Dünya Mirası Komitesi Toplantısı”nda, Türkiye’nin 14’ncü miras alanı olarak “Dünya Mirası Listesi”ne alındı.

Bu karardan 5 ay sonra merkez Sur İlçesi'nde PKK’nın şehir yapılanması Sivil Savunma Güçleri (YPS) üyelerinin kazdığı hendekleri kapatmak, barikatları kaldırmak amacıyla başlatılan operasyon aylarca sürdü.

Operasyon nedeniyle birçok tescilli yapı yıkıldı, bir kısmı da ağır hasar gördü.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, operasyonların tamamen sona ermesinden sonra çatışmaların yaşandığı bölgede kamulaştırmaya giderken, yıkılan yapıların yerine yeni evler inşa etti.

Bakanlık, evlerin Sur’un mimarisine uygun olarak yapıldığını taahhüt etse de basına sızan fotoğraflar, kentteki STK’ların tepkisine neden oldu.

Bazalt kaplamalı evlerin Sur’un dokusuna uygun olmadığını belirten STK’lar, devam eden çalışmaların derhal durdurulmasını ve projenin değiştirilmesini istiyor.

Bu tartışmaların gölgesinde geçtiğimiz günlerde UNESCO’dan sürpriz bir açıklama geldi.

Açıklamaya göre Türkiye, UNESCO’nun Sur’da inceleme yapma talebini kabul etti.

“UNESCO, STK’ların çağrısını dikkate aldı”

UNESCO’yu Türkiye’ye davet eden isimlerden biri de Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın.

Independent Türkçe’ye konuşan Aydın, UNESCO’nun sorumluluğunun sadece Diyarbakır Surları için olmadığını, Surları besleyen ve Türkiye’nin de SİT alanına dahil ettiği tampon bölgelerini de kapsadığını söyledi.

Söz konusu SİT alanı içindeki tescilli yapıların Sur’daki çatışmalarda ağır hasar gördüğünü, 50 tarihi yapının tamamen yıkıldığını ifade ederek, “O dönem 174 üye ülkeye mektup gönderip, yıkıma karşı refleksi gösterilmesi için çağrı yaptık. UNESCO işleyişi açısından bakıldığında muhatap taraf devlettir. Bundan kaynaklı taraf devlet olduğu için Türkiye’den sağlıklı, objektif bir rapor beklemek de gerçekçi değildi. 2018 Aralık ayına kadar UNESCO’nun bir refleksini görmedik. Genel Merkez ile birlikte ortak bir karar aldık. Aralık 2018’deki UNESCO toplantısı için bir deklarasyon yayınladık ve hemen akabinde İngilizce’ye çevirip UNESCO’ya gönderdik” dedi.
 
“İtirazımıza rağmen ciddi tahribatlar yaşandı”

Deklarasyonda insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen Sur için duyarlılık çağrısı yaptıklarını belirten Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın, şöyle devam etti:

UNESCO’ya sitem ve eleştirimiz ile birlikte durumu objektif olarak anlatan bilgiler verdik. Bu deklarasyondan sonra UNESCO ilk kez bize yanıt verdi.

Gelen yanıt mektubunda; '2019 Temmuz’da bizim genel kurul toplanıyor. Bu konuyu gündemimize aldık' deniyordu. Bunun üzerine biz kapsamlı bir dosya hazırladık ve UNESCO’daki yetkililere ilettik.

Dosyada kentsel SİT alanı olması nedeniyle Sur’un tampon bölgeleri ve Sur’ları etkileyen ve tamamlayan öğeler var; buralarda ciddi tahribatlar var dedik. Tüm itirazlara rağmen böylesi bir yıkımın gerçekleştiğini anlattık.

Ayrıca Hevsel Bahçeleri’ndeki Kırklar Vadisi’nde yapılan cami, Dicle Nehri Islah Projesi gibi noktasal projelere dair özet bilgi geçtik. UNESCO bu konuları da gündemlerine aldıklarını bildirdi.

“UNESCO, Türkiye’den üç kez rapor istemiş”

"Aldığımız bilgilere göre UNESCO, Türkiye’den Sur’a dair 3 kez rapor istemiş. Türkiye iki kez yanıt vermiş, ama olayın gerçek boyutuna değinmemiş" diyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bizim çağrımız üzerine UNESCO, Diyarbakır’a gelip Sur’da inceleme yapmak için Türkiye’den tarih istedi. 2019 Temmuz’undaki UNESCO Genel Kurulu’nda bu karar alındı. UNESCO heyeti Nisan’da Diyarbakır’a gelip inceleme yapacak.

Bu gelişme üzerine UNESCO’ya sunulmak üzere yeni bir hazırlığa başladık. UNESCO’dan beklentimiz sadece taraf olan Türkiye’nin resmi temsilcilerini dinlemesi değil, üçüncü taraf olarak tanımladığımız mesleki örgütleri, sivil toplum örgütleri, kent dinamikleri ile de görüşme almasıdır.

Sağlıklı ve objektif bir rapor hazırlanması ancak böyle sağlanabilir. Devletin yetkileri ile alana gidip gözlem yapılacaksa da yine taraflı anlatımlarla farklı bir sonuç çıkmayacaktır. Çağrımız bu yöndedir UNESCO’ya. Bundan sonraki yapıların yıkımını durdurabilir UNESCO.

“UNESCO’ya bilgi vermeden iki hatalı proje uygulandı”

Sur’da Millet Bahçesi ve Dicle Nehri Islah Projesi ile ilgili Kültürel Miras Etki Değerlendirme Raporu’nun UNESCO’ya sunulmadan hayata geçirildiğini ifade eden Aydın, “Her iki projede de UNESCO’yu göz ardı ettiler. Konuyu yargıya taşımamız üzerine bu iki proje durduruldu. Burada Sur’un siluetini bozan duvarlar, Sur’un hemen sıfırında yapılar kazılar, arkeolojik yapı ihtimaline karşı dolgular yapıldı. Daha önce projeye onay veren Diyarbakır Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, UNESCO’nun gelişini öğrendikten sonra Çevre Şehircilik Bakanlığı’na yazı yazarak ‘projeleri bizden habersiz yaptınız’ dediler. Bunlar çelişkili durumlar” diye konuştu.

Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yasal ve yönetmelikler bilimsel anlamda uygulansın diyoruz. Bu kentteki STK’ların itirazları dikkate alınsın diyoruz. Doğayla kentin buluşması gerektiğine inanıyoruz. Kentin her tarafı betonlaşmış zaten. Dicle Nehri, Hevsel Bahçesi soluk alınabilecek bir yerken oraları da betona gömerek kültürel mirasa zarar verecek uygulamalar yapmayın diyoruz. Bu bölgelerde yapılacak projelere karşı değiliz. Yapılacaksa da tarihe zarar vermeden doğru temelde bilim ve teknik referans esas alınarak yapılsın diyoruz. (Independent Türkçe)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.