Irak ordusunun Kerkük ve 36'ncı paralel kapsamındaki “tartışmalı bölgelere” yönelik düzenlediği saldırılar ve pêşmerge güçlerinin geri çekilmesi sonrası Kürt siyasi partiler arasında yaşanan karşılıklı suçlamaların odağındaki YNK eski Genel Sekreteri Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani konuştu. Talabani, Kerkük'e yönelik saldırılara ilişkin France 24'e açıklamada bulundu.
 
100'e yakın pêşmergenin hayatını kaybetmesiyle sahadaki komutanlarının geri çekilme kararı aldıklarını belirten Bafel Talabani, şunları kaydetti: "Sahadaki askeri komutanlarımız, 100’e yakın pêşmergenin hayatını kaybettiği çatışmalardan sonra taktiksel bir karar alarak çekildiler. Olayın gerçeği budur. Binlerce pêşmergeyi kaybetmemek, çatışmaların Kerkük merkezine sıçramaması ve çok sayıda sivilin can kaybının yaşanmaması için komutanlarımız çekilme kararı aldı."
 
HAİNLİK SUÇLAMALARINA YANIT
 
Kerkük ve diğer yerlerden pêşmergelerin çekilmesinden sorumlu tutulan Talabani, özellikle KDP tarafından hakkında ortaya atılan “hainlik” ithamına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi: "Beni böyle şeylerle itham edenlere bu ithamları iade ediyorum. Ben onları ihanetle suçluyorum. Kerkük'te yaşananlar hakkında soruşturma açılmasını talep ediyorum. Ayrıca, bizi bu duruma getiren Kürt liderler hakkında da soruşturma açılmasını istiyorum. Başkan Barzani'ye sözlü sataşmada bulunmayacağım. Kürt birliğinin zayıflamasına neden olacak herhangi bir şey yapmayacağım. Bugün birliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kendimize şunu sormalıyız; bu noktaya nasıl geldik?
 
‘KERKÜK’TE YAŞANAN FACİA ENGELLENEBİLİRDİ’
 
Referandum, sorulması gereken bir soruydu. Fakat referandum en son hedefimiz değildir. En son hedefimiz, Kürtlerin haklarını alabilmesidir. ABD temsilcileri, McGurk vb. bize son gününe kadar teklifle geldiler. Bizi koruyacak, Bağdat ile müzakere edersek 2 yıl içerisinde bağımsızlık referandumu yapılmasını garanti altına alacak bir teklifle geldiler. Maalesef Kürt liderleri, böylesi bir tarihi fırsatı geri teptiler. Bu büyük bir hataydı. Kerkük'teki çatışmalarda dahi bir fırsat vardı. Kerkük'e Irak güçleri ilerlerken dahi bir fırsat vardı. Abadi bize ulaştı ve bize bir anlaşma sundu. Dilerseniz size bu anlaşmanın da detaylarını sunabilirim. Bir günlük müzakerenin ardından şöyle bir teklife ulaştık: Irak ordusu yerine tek taraflı olarak yerleştirilmesi yerine, Keyvan askeri üssü DAİŞ ile mücadele Koalisyonu için ortak bir üs haline getirilmesi üzerinde anlaştık.
 
Bu kapsamda koalisyondaki ABD, İngiltere askerinin yanı sıra Irak askeri de bu üste konuşlanabilecekti. Tek başına bu, Kerkük'te yaşanabilecek faciayı engelleyebilirdi. Desteklediğim tek anlaşma bu. YNK yönetimindeki 50 kişiden 38'inin imzaladığı belge elimde."
 
‘PEKİ DİĞER GÜÇLER KİMİNLE ANLAŞTI’
 
Belgeyi de gösteren Talabani, "Bu onurlu bir anlaşmaydı, kimse kaybetmeyecek, Kerkük elimizde olacaktı, Kürt halkının yaşadığı bu trajedi yaşanmayacaktı. Fakat maalesef Kürt liderleri doğru kararı almayı başaramadılar. Abadi'nin (otonom bölge ile ilgili) ne düşündüğünü bilmiyorum. Bildiğim şey şu ki, bize bu süreçte birçok kez ulaşmaya, anlaşmaya çalıştı; birçoğu kabul edilebileceğimiz anlaşmalar değildi. ABD'nin bize son olarak sunduğu teklifin reddedilmesi bir hataydı. Benim için arkamı dönüp başkalarını suçlamak kolay olurdu. Kerkük'ün korunmasında 100 pêşmergemizi kaybettik diyebilirdim kolayca" dedi.
 
Bafel Talabani, Kerkük'teki KDP pêşmergelerinin çekilmesini kastederek, "Ben Bağdat'la anlaşma yaptıysam, diğer güçler kiminle anlaştı" diye sordu.