Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu'ndan 'Kanal İstanbul' ittifakı: Kusura bakma yapamazsın

Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu'ndan 'Kanal İstanbul' ittifakı: Kusura bakma yapamazsın

İBB'nin düzenlediği 'Kanal İstanbul Çalıştayı' konunun uzmanlarını bir araya getirdi. Çalıştayın açılışında konuşan İmamoğlu, Akşener ve Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a atıfla 'Kusura bakma yapamazsın' dediler.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kentin geleceğini doğrudan ilgilendiren ve son günlerin en önemli gündem maddelerinden Kanal İstanbul projesini masaya yatırdı. İBB’nin düzenlediği 'Kanal İstanbul Çalıştayı', farklı disiplinlerden bilim insanları, hukukçular ve finans uzmanlarını bir araya getirdi. 

Gazete Duvar'dan Filiz Gazi'nin haberine göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Kanal İstanbul’un ilk kez kamuoyuna açık bir şekilde tartışıldığı çalıştaya katılanlar arasında yer aldı.

Çalıştaya HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan, Ekoloji Komisyonu Üyemiz Beyza Üstün, Milletvekilleri Hüda Kaya ve Oya Ersoy da katıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün’ün 'Kanal İstanbul’un Dünü Bugünü' sunumuyla başlatılan çalıştayda konuşan İBB Başkanı İmamoğlu sözlerine “Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle gazetecilere mesleklerinde başarılı, özgür, haklarını elde ettikleri yıllar diliyorum” diyerek başladı.

'Bütün bu riskleri almaya değer mi? Bunca dert varken, bunun sırası mı şimdi?'
İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

Hayati bir konu için enine boyuna uzmanlarla tartışmak için toplandık. İstanbul’a tek bir kazma bile vuracak olanın anlatma mecburiyeti vardır. Toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır. Kanal İstanbul tamamen yanlış ameliyat. Hayati sistemlerin zarar göreceği bir ameliyat. İstanbul’un bazı bölgeleri sakat kalacak, bazı bölgeleri felç olacak. Bunu yapmayı kafalarına takmış olanlar buna neden mecbur olduğunu anlatmak zorundalar. Hatta 82 milyon vatandaşımızı bu şuursuz ameliyata ikna etmek zorundalar. Ondan sonra hep birlikte kararımızı verebiliriz.

Bu çalıştay İstanbul’un bağrına basılacak bıçağın bütün risklerini tartışacak. Anlamaya, öğrenmeye çalışacağız. Sonra kendimize şu soruyu soracağız: Bütün bu riskleri almaya değer mi? Bunca dert varken, bunun sırası mı şimdi? Bizim Kanal İstanbul’la ilgili fikrimiz siyasi değil hayatidir.

İstanbul elinde kalan yeşil alanları, tatlı su kaynaklarına korumaya mecburdur. İstanbul küçük çocuklarına okul öncesi eğitim imkanını sunmayı mecburdur. İstanbul iş imkanları yaratmaya mecburdur. Kadınlara huzur ve güven içerisinde toplumsal hayata katmaya mecburdur. Emeklilerin hayatını kolaylaştırmaya mecburdur. Açık söyleyeyim deprem sorunu, kentsel dönüşü m önceliğimizdir. Bu ülkede hiç kimse ben bilirim, ben yaparım demesin. Hiç kimse halka sesini yükseltmesin.

İmamoğlu'nun ardından söz alan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener özetle şöyle konuştu:

Akşener, Kanal İstanbul ÇED Raporu'na itiraz dilekçesi verdi: Daha ilginci, askerler güvenlik açısından itiraz ediyor

Kanal İstanbul’un 9 senedir üzerinde durulmuyordu, bugün niçin birden bire önümüze getirildi anlamak mümkün değil. Herhangi bir bilim insanıyla tartışılmış mı? Hayır. 9 yıl boyunca uyutulmuş da niye bugün ortaya konmuş? Hayır. Türkiye’ye büyük kazançlar sağlayacak mı? Hayır. İstanbulluyu ferahlatacak mı? Hayır. ‘Ecdat ecdat’ diyenler açısından Fatih Sultan Mehmet’in emaneti açısından bırakılan vasiyete uygun mu? Hayır. Bunlar niye oluyor biliyor musunuz? 31 Mart’ta Ekrem Başkanı seçtiğiniz için. Beyefendinin sinirini bozdunuz. 23 Haziran’da, bütün İstanbullu, 804 bin oy farklıya Ekrem İmamoğlu’nu yeniden seçti. Beyefendinin sinirini iki kere bozdunuz. Bu, İstanbullulara ders verme eylemidir.

Bu Kanal işi nereden çıktı? Sebebi sensin başkan. Kazanmasaydın, olmayacaktı. Bu bir yönetim anlayışıdır. Yani ne demek istiyorum? Üzgünüm ama, Sayın Erdoğan bu ülkenin babası sayıyor kendini. Bir böyle bir ruh hali olamaz. Seçilmiş, seçimli monarşinin hüküm sürdüğü, sarayların hüküm sürdüğü, ben istiyorum kavramının ortaya çıktığı, Erdoğan babamız bizler de onların sinirini bozan insanlarız. Bu, İstanbulluyu cezalandırmaktır. Bu, ‘Ben bu ülkenin her şeyiyim’ diyen bir bakış açısının tezahürüdür. Bu, ‘Güç benim elimde. Canım isterse, herkesin kafasına o çekici vururum’ demenin tezahürüdür. İstanbullu, bu ‘Ben istedim, yapacaksınız’ tavrına hayır diyecek, kaya gibi duracak. Ben, imza vermeye gittim. O sırada duran insanların olgunluğu… İstanbullu, bu ne olduğu belirsiz projeye hayır diyecek ve geçit vermeyecek. Ben buna inanıyorum. İstanbullu, bu cezalandırmanın karşılığını oyuyla karşılık verecek.

Akşener’den sonra kürsüye çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da şu mesajları verdi:

Türkiye açısından büyük sorunlar doğuracak bir olayı tartışıyoruz. Bir kişinin dayatması üzerine tartışıyoruz. Ailelerin öncelikleri vardır. Bir toplumun öncelikleri vardır. Bir devletin öncelikleri vardır. Bunlar planlamayla olur. Planı kim yapar o toplumun insanları, mühendisleri, ekonomistleri ayni liyakat erbabı olan kişiler bir toplumun önceliklerini belirlerler. Peki bu projenin önceliklerini kim belirliyor? Hayır ben bunu yapacağım diyenler belirliyor. Kusura bakma yapamazsın. Bu ameliyat mutlaka yapılacaktır diyen adamın önce doktor olması lazım. Hani uzmanı olsa bu işi biliyor deriz. O işi de bilmiyor. Bilmemesi de gayet doğaldır. Çünkü o işin eğitimini almadı.

21. yüzyılda gelişmenin tanımı da değişti. 21. yüzyılda bir ülke gelişmiş mi gelişmemiş mi ölçü şu; küçük ayrıntılarda iş bölümüne gitmiş ülke gelişmiştir. Her şeyi ben bilirim mantığıyla yola çıkılan bir ülkede az gelişmiş konuşulur doğal olarak. Bu projenin önceliği rant, para hırsı. Konuşmamın başında önceliklerden bahsettim. Bakın arkadaşlar 21. yüzyılın Türkiye’sinde kişi başına aylık geliri, 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin kişi. Ve biz bu kanalı yapmaya çalışıyoruz. 2019’un ilk 9 ayında elektrik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen hane sayısı, 3 milyon 365 bin 784. Doğalgaz sayısını ödeyemeyen de 710 binden fazla kişi. İşsiz sayımız 8 milyon 400 bini aştı. Bana söyler misiniz? Aklı olan düşünsün Türkiye’nin öncelikleri ne?

Yüzbinlerce kişi var, düşünün çöplerden geçinen. 17 yıldır tek başına bir ülkeyi yöneten iktidardan bahsediyoruz. İstedikleri gibi yönetenler istedikleri gibi bütçe yapanlar… Bu tabloyu Türkiye’yi oturup düşünmesi lazım. Bu tabloyu Türkiye’nin önüne koyan siyasi iktidarı Türkiye’nin oturup düşünmesi lazım. ‘Kanal İstanbul’a karşı çıkıyorsanız bizi ikna edeceksiniz’ diyor Erdoğan. Bildiğim kadarıyla Büyükşehir Belediye Başkanımız beyefendiyi davet etti. Ama gelmedi. Değerli arkadaşlarım Libya olayı konusunda ‘neden asker gönderiyoruz?’ dedik. BM barış gücü askeri göndersin.

Erdoğan TV’de şunu söylüyor: ‘Kılıçdaroğlu böyle söyledi ne düşünüyorsunuz?’ diye… Bu adam gerçekten ulusarası hukuku bilmiyor. Erdoğan’a bir tavsiyem var. TÜBİTAK’ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verdiği bir rapor var. 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğunu savunuyorlar. 6 bin bilim insanının altında imzası var. TÜBİTAK sana bağlı bir kurum. 14 madde halinde tek tek bu projenin yanlış olduğunu savunuyor. Raporu Putin’e ve ya Trump’a göndereyim o sana göndersin. ÇED raporunu yerden yere vuruyor. Siz bu raporu görmüyor musunuz? Bu bilim insanlarının görüşlerine değer vermiyor musunuz?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.