İsrail 18 yıl sonra Filistinlilere tazminat ödeyecek

İsrail 18 yıl sonra Filistinlilere tazminat ödeyecek

2000 yılındaki 2. İntifada’da İsrail ordusu tarafından evleri yıkılan 5 Filistinlinin bir İsrail mahkemesine açtığı davadan yaklaşık 18 yıl sonra İsrail yargısı, Filistinlilere yaklaşık 1 milyon dolar tazminat ödeme kararı aldı

İsrail mahkemeleri, ‘İsrail’in güvenliği’ gerekçesi altında Filistinlilere uygulanan sistematik politikaların yanı sıra İsrail ordusu tarafından başvurulan ırk ayrımcılığının derinliğine dair bir karar yayınladı.

İsrail yargı tarihinde bir örnek

2000 yılındaki 2. İntifada’da İsrail ordusu tarafından evleri yıkılan 5 Filistinlinin bir İsrail mahkemesine açtığı davadan yaklaşık 18 yıl sonra İsrail yargısı, Filistinlilere yaklaşık 3,5 milyon şekel (1 milyon dolar) tazminat ödeme kararı aldı.

Söz konusu oranın, uzun yıllar boyunca biriken faizlerle birlikte yaklaşık 7 milyon şekele (yaklaşık 2 milyon dolar)  ulaşması bekleniyor.

Filistinlilerin Avukatı Şaron Danieli, Independent Arabia’dan Amal Şehade’ye yaptığı açıklamada, "Bu karar, yalnızca İsrail mahkemelerinde bekleyen çok sayıdaki dava için bir emsal değil, ordu ya da herhangi bir İsrailli tarafından günlük yaşantılarının herhangi bir anında Filistinlilerin ve avukatların maruz kaldıkları zararlara karşı tazminat talep etmek için de bir teşviktir. İsrail’in güvenliği’ başlığı altındaki çeşitli gerekçelerle mahkemelerde reddedilen ya da hala askıda bekleyen onlarca davanın yanı sıra, Filistinlilerin maruz kaldığı ve zarar gördüğü yüzlerce olay var. Ancak bu Filistinliler, orduya ve İsrail mahkemelerine güvenmemelerinden dolayı dava açmıyorlar" dedi.

Avukat Danieli, "Sorun karmaşık, ama uygun bir karar elde edene kadar umutsuz olmamaya ve sabretmeye karar verdik" şeklinde konuştu

Davaya karşı eleştiri

Batı Şeria’da yer alan Kalkaliye’deki fidanlık sakinleri, İsrail ordusunun, Filistinlilerden oluşan bir grubun fidanlığa saklandığı iddiasıyla, 14- 15 Kasım 2000 tarihinde gece yarısı Kalkaliye yakınlarındaki bir kavşakta 3 fidanlığını yıktığını, mahsülleri ve ilgili ekipmanları zarar verdiğini belirtti. Fidanlık sakinleri, İsrail güvenlik güçlerinin kendilerinden arazi girişlerine bekçi yerleştirilmesini istediğini söylerken, "Ancak bekçiler, arazinin tamamını koruyamadı. Bu sebeple ordu, fidanlığın 48 saat içerisinde yıkılmasını emretti. Bu kararı engellemeye çalıştık, ama boşuna" dedi.

Avukat Şaron Danieli, "Ordunun talebi gerçekse eğer, fidanlıklar yalnızca birilerinin bölgeye nüfuz etmesi dolayısıyla yıkılamaz. Bu karar, bu arazilerin sahiplerinin tüm aile bireylerinin temel gelirlerini sağlayan fidanlıklara ciddi şekilde zarar verdi" dedi.

‘İsrail’in güvenliği’

Askeri Hakim Ronen Atzmon, dava kapsamında devletin tavrına karşı eleştiride bulundu. Filistin ve Yahudilere karşı işlenen ayrımcılığın boyutuna dikkati çeken Atzmon, karar çerçevesinde "İsrail fidanlıklarını yok edebilir miyiz? Yalnızca Filistinlilerin bir fidanlığa saklanması dolayısıyla bu operasyon gerçekleştirilebilir mi? Fidanlığı yıkmak için buldozerler göndermeden önce sadece iki gün uyarıda bulunmak yeterli mi?" ifadelerini kullandı.

Kararın bir başka yönüne de değinen Hakim, "Devlet savcılığı ve ordu tarafından, mülkleri yıkmak için verilen emirlerin İsrail’in güvenliği korumak için verildiği belirtildi" dedi. Avukat Şaron Danieli ise, ordunun savaş olarak yürüttüğü faaliyetlerle mücadele edilmesi gerektiğine dikkati çekti.

İlk dava, 2002 yılında açıldı. O dönemde devlet, fidanlıkların yıkılmasını bir savaş eylemi olarak nitelendirdi. Karar ise bu yıkımın bir savaş eylemi olmadığı yönündeydi. Ancak zamanla söz konusu karar, İsrail Yüksek Mahkemesi’nin ‘eylemin savaş eylemi’ olduğu yönündeki bir başka kararı sonrasında, birkaç defa değiştirilerek, sonunda dönemin askeri komutanı da geri adım atmak zorunda kaldı. 2000 yılı sonrasında, avukatların tazminat davalarını kazanmasına yardımcı olacak şekilde ‘savaş faaliyeti’ tanımının genişletildiği unutulmamalı.

Acı verici bürokratik yolculuk

Hakim, davaya dair son kararını vermeden önce şikayetlerden sorumlu subayın kararını da eleştirdi. Zira söz konusu subay, fidanlıklara verilen zararı en aza indirecek önlemlerin alınmadığı gerekçesiyle fidanlık sahiplerinin alacakları tazminatların oranını yüzde 40 civarında düşürme talebinde bulundu. Aynı şekilde Hakim, “Raporlama ve asıl yıkım için ayrılan iki gün boyunca zararların en aza nasıl indirileceği açık değil. Evet, kağıda yazmak ve basit hesaplamalarla talep edilen işi yapmak kolay. Ama durumda eğer bu karar basit ve kolaysa, İsrail ordusu ve sivil yönetimin bunu yapamaması bir eksikliktir” değerlendirmesinde bulundu. Hakim ayrıca, fidanlık sahipleri bir İsrailli olsaydı ordu ve sivil idarenin yıkım öncesinde bölgeyi büyük bir titizlikle tahliye edeceğini vurguladı.

Hakim Ronen Atzmon, "Umarım, bölgedeki makamlar, ordu ve sivil yönetim, zarar gören İsraillilerle olduğu gibi, başta masumlar olmak üzere Filistinlilerle de ilgilenir. Umuyorum ki ticari çıkarlara verilen zararı kabul ederek, Filistinlilerin hak ettikleri tazminatları verirken de gerçekçi davranırlar ve çeşitli bahanelerle sorumluluktan kaçmaya çalışmazlar” dedi. Hakim ayrıca, fidanlık sahiplerinin, ‘acı verici bürokratik yolculuklar’ olarak adlandırdığı uygulamalar ışığında hasarın şiddetlenmesi dolayısıyla da haklarını almasına hükmetti. Bu çerçevede Atzmon, “Devletin davranışı, sadece maddi hasarlar dolayısıyla değil, aynı zamanda uzatma prosedürleri dolayısıyla da öfkeye neden oldu" dedi. (Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.