21 aydır Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisini eleştirdi. Demirtaş, uzun bir aradan sonra yaptığı açıklamada yasaların ve yargının lağvedildiği bir ortamda demokratik protesto hakkını kullanmayan bir partinin umut veremeyeceğini söyledi.

Demirtaş, HDP'nin mücadelesini "işlevsizleştirilmiş TBMM'ye sıkıştırarak demokrasicilik oynadığını" söyledi.

Partisinin bir an önce "tatil havasından çıkıp sahaya inmesi gerektiğini" belirten Demirtaş'a göre halka öncülük etmesi beklenen kesimler daha cesur ve kararlı bir duruş sergilemeli.

Demirtaş, "Kendine karşı korumacı yaklaşımlarla, faşizm ile örtülü uzlaşma arayışıyla halka öncülük yapılamaz" diyor.

HDP milletvekillerinden Erkan Baş ve Barış Atay'ın partiden ayrılıp Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) katılacakları yönündeki haberlere de tepkili Demirtaş.

"Kimse HDP'de kendini misafir olarak görmemeli" diyen Demirtaş, Türkiye'nin yeni bir partiye değil, daha güçlü bir muhalefete ihtiyacı olduğunu söylüyor.

'Demirtaş'ın verdiği ses, sessizliği bozması açısından önemli'

BBC TÜRKÇE'den Hatice Kamer'e konuşan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Dr. Vahap Coşkun, Selahattin Demirtaş'ın açıklamasının, uzun bir sessizlik döneminden ve "Demirtaş'ın unutturulmak istendiği" yönünde gelişen algıdan sonra gelmesinin önemli olduğunu görüşünde:

"Tutuklu olmasına rağmen Demirtaş seçim döneminde dikkat çeken bir kampanya yürüttü. Önemli bir kampanyaydı ve Demirtaş yüzde 8,40 oy oranı ile üçüncü olarak çıktı. Buna rağmen seçimden hemen sonra ne Demirtaş'tan bir ses çıktı ne de HDP'den Demirtaş'ın durumuna ilişkin herhangi bir açıklama geldi. Dolayısıyla onun nerdeyse unutulmaya terkedildiğine dair hem bir algı hem de buna yönelik HDP'ye karşı bir takım eleştiriler dile getirildi.

"Basında da Selahattin Demirtaş nerede, neden sesi çıkmıyor yönlü bir takım yazılar çıktı. Demirtaş'ın bugün verdiği ses, sessizliği bozması açısından önemliydi."

'5 önemli nokta var'

Vahap Coşkun, Demirtaş'ın açıklamasında dikkat çekici 5 önemli noktanın olduğunu söylüyor.

Coşkun'a göre bunlar;

-Seçimlerin sağlıklı ve derinlikli bir tahlilinin yapılması gerektiği ama ifade tarzından partinin ciddi bir eksiklik içinde olduğu eleştirisinin öne çıkması.

-Seçim döneminde Demirtaş'ın kendisi de dahil olmak üzere partinin bir takım öngörüsüzlükler, acemilikler ve basiretsizliklerle hareket etmesi fakat seçim bitmesine ve beklenen netice alınmamasına karşın partinin kendisini öz eleştiri süzgecinden geçirmemesi.

-Seçimden sonra HDP'nin ne yapacağına dair bir yol haritasının olmadığı yönünde yapılan ciddi eleştiri yapması ve kullanılan "tatil modu" metaforu.

-HDP'nin sahaya inerek ve diğer muhalif kesimlerle birlikte daha sert bir muhalefet yapması gerektiği yönündeki tespit.

-HDP içinde bazı milletvekillerinin bir başka parti kurmak için partiden ayrılacağı yönündeki haberlere yönelik eleştiri.

'Demirtaş'ın önerilerini hayata geçirmek zor'

Vahap Coşkun ise Demirtaş'ın getirdiği önerilerin hayata geçirilmesinin zor olduğu görüşünde:

"Örneğin HDP'nin daha fazla toplantı ve gösteriler yapmasını, HDP'nin sahaya inmesini talep ediyor. Bu ne kadar gerçekleşebilir? Bunu sorgulamak gerekiyor.

"Mevcut hukuki durum buna elverişli değil. Her ne kadar OHAL yasası kalksa da, ondan sonra getirilen yasal düzenleme de çok ciddi sınırlamalar içeriyor. Dolayısıyla bu tür toplantılar, gösteriler ve yürüyüşler çok rahat engellenebilir."

Coşkun'a göre gerek hukuki zorluklar, gerekse halkın mobilize olma noktasındaki isteksizliği HDP'nin sahaya inmesini güçleştiren unsurlar. Parlamentodaki muhalafet de HDP ile işbirliği yapma noktasında çok çekingen, hatta böylesi bir işbirliğinden kaçınıyor.

Peki bazı milletvekillerinin HDP'den ayrılması, partide sıkıntı yaratır mı?

Vahap Coşkun, bu soruya "Evet" yanıtını veriyor ve ekliyor:

"Zaten seçim sürecinde adaylar belirlenirken de sol kesimde bu kadar yoğun isimlere yer verilmesi HDP'nin tabanında ve çeşitli katmanlarında tartışma konusu olmuştu, Şimdi de bu milletvekillerinin ayrılacak olması, seçimlerden önce yapılan tercihlerin isabetli olmadığı yönündeki sorgulamaları daha da derinleştirecek ve HDP'nin bu konudaki siyasetinin daha keskin bir şekilde gözden geçirilmesini gerekli kılacaktır."