Bir zamanların gözde meslekleri tarihe karışıyor

Bir zamanların gözde meslekleri tarihe karışıyor

Bir zamanlar Hakkari’de, bakırcısından kalaycısına, demircisinden sobacısına birçok mesleği aynı çatı altında yaşatan ustalar, gelişen teknolojiyle unutulmaya yüz tutan sanatlarını gelecek kuşaklara aktaramamanın endişesini yaşıyor.

ZEKİ DARA - HAKKARİ OBJEKTİF HABER

Hakkari’de el emeği, bilek gücü ile icra edilen, zarafet, ince işçilik, dikkat ve titizlik isteyen demircilik, kalaycılık, sobacılık ve tenekecilik gibi bir zamanların gözde meslekleri, değişen teknolojik şartlar nedeniyle adeta tarihe karışıyor.

Bir elin beş parmaklarını geçemeyen mesleklerin son temsilcileri, Ramazan Akbaş ile Halil Kurşun unutulmaya yüz tutan sanatlarını yaşatmaya çalışıyorlar.

Mesleğinin inceliklerini çocuk yaşta öğrenen 78 yaşındaki demirci ustası Ramazan Akbaş 60 yılı aşkın bir süre emek verdiği mesleğinin yok olmasının üzüntüsü içinde olduğunu ifade ederken, 56 yaşındaki soba ustası Halil Kurşun ise demircinin kirli ellerinin medeniyetin aynası olduğu belirtiyor.

3-20200206082810.jpg

Eskilerde bakır leğen, tencere, kazan, çaydanlık gibi mutfak eşyası üreten, sonradan da soba üreticiliği yapan Ramazan Akbaş, teknolojinin gelişmesiyle halkın daha çok fabrikasyon malzemelere yöneldiğine dikkat çekiyor. .

1957 yılında 1 lira karşılığında çırak olarak işe başladığını, 1960 yılında ise kendi işyerini kuran Akbaş, mesleğine ilişkin serüvenini şu cümleler ile anlattı: “İşimi kurduktan iki yıl sonra askere gittim. Malatya’da asker iken 1 ay izin aldım. Malatya Bakırcılar Çarşısına giderek burada çekiş tutmayı öğrendim. Yeni çanak çömlek yapmayı öğrendim. Büyük tencereler yapmayı öğrendim. Bu işi sırf elim alışsın diye yaptım. Teskereyi aldıktan sonra Hakkari’ye geri geldim. O tarihten beri bu işin içindeyim. Bu işe ilk olarak safarlık yaparak başladım. Daha sonra sırasıyla demircilik ve haddadlık yaptım. O iş bitince de kapı, pencere ve soba işine başladık. 5 yıl önce emekli oldum”

İşe başladığında Hakkari’de bir tek yerli sanatkarın bulunmadığını anlatan Akbaş, “Hakkari’de bugün ne kadar sobacı, kaynakçı, demir doğramacı, kapı pencereci varsa ilk ustaları benim. Yaklaşık 150 esnaf işini benden öğrenmiştir. Eskiden bir tabaka sacı işlediğimizde yüzde 30’u sermaye yüzde 30’u işçilik yüzde  30’u da kardı. Yani yüzde 60 bize kar kalırdı. Bugün kar etmiyor. Sacın tabakası 100 TL kalayın kilosu 150 TL işçi ise 2 bin 500 - 3 bin TL’den aşağı çalışmıyor. Kurtarmıyor. Bu sanat Hakkari’de ölmüş bu da beni çok üzüyor. Bugüne kadar sağlığım sıhhatım yerinde. Emekli olduktan sonra dağcı oldum. Reşko Dağı, Sümbül Dağı, Karadağ gibi bütün dağları geziyorum” şeklinde konuştu.

56 yaşındaki soba ustası Halil Kurşun ise atalarının kendisine miras bıraktığı sanatı yaşatmak için elinden gelen çabayı gösterdiğini söyledi. 

2-20200206082912.jpg

Dedelerinin seferberlik yıllarında Hakkari’ye geldiğini anlatan Kurşun, 3 kuşaktır bu işi yaptığını ancak gün geçtikçe sektörlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirerek, “Teknoloji geliştikçe işlerimiz zorlaştı. İş yok dükkan kiraları bin 500 - 2 bin lira, işçi bana sanat öğret demiyor, para istiyor. Her şeye rağmen sanat hiç kimseyi aç bırakmaz. Bir dönem gelecek teknoloji biter ama bizim sanatımız bitmez. Çünkü demir herkese ekmek yedirir. Tabi bizde bu sanatın bitmemesi için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Kendi çocuklarımıza torunlarımıza aktaracağız. Yeter ki bu sanat ölmesin. Atalarımız bize miras olarak dünya malı bırakmadı; itibar, güven, dürüstlük, helal lokma yemeyi öğretti. Demircinin kirli elleri her zaman medeniyetin aynasıdır” dedi.

4-880.jpg5-585.jpg

1-20200206083000.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.